1. Dünya Savaşı hakkında
ŞAYET BU SAVAŞ SÖMÜRENLERE KARŞI İŞÇİLERİN ÇIKARLARINI SAVUNMAK İÇİN OLSAYDI SAVAŞ TARAFTARI OLURDUK ... BU SAVAŞ HALKLARIN SAVAŞI DEGİLDİR, ONLARI YÖNETENLERİN VE BÜYÜK BANKALARIN SAVAŞIDIR. BU SAVAŞ, EMPERYALİST GÜÇLERİN BAŞKA ÜLKELERİN VARLIKLARINA EL KOYMA POLİTİKALARININ UZANTISINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEGİLDİR; ŞU ANDA EN ZAYIF ÜLKELERİ ARALARINDA BÖLÜŞMEKLE UGRAŞIYORLAR. BU SAVAŞ, GANİMETİ BÖLÜŞME MÜCADELESİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Herzl 1904’te öldükten sonra Siyonist hareket Filistin’e odaklandı ve Osmanlı Sultanı ile görüşmeleri yoğunlaştırdılar. Haim Weizmann 1914’te Fransız Siyonistlerle yapılan bir toplantıda “bir ülke var insanları yok, diğer taraftan Musevi insanlar var ve ülkeleri yok” dedi. İsrail’in ilk başkanı olacak adam şunu sordu, “o zaman taşı gediğine koymaktan başka ne gerekiyor, bu insanları bu ülkeyle birleştirmek için? Bu ülkenin sahipleri [Osmanlılar] inandırılmalı ve ikna edilmeli ki bu evlilik sadece [Musevi] insanlar ve ülke için değil, ama kendileri için de bir avantajdır.” Ancak 1. Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüne, İngilizlerin Filistin’e girmelerine ve 1917’de Musevilere ulusal vatan sözü veren Belfur Bildirisi’ne neden olacaktı.
Reklam
Türk zabit ve neferlerinden gördüğüm hüsnü kabulden (iyi davranışlardan) dolayı hissiyat-ı minmetkâranemi (minnet duygu­larımı) burada dahi tekrarı en büyük vecibe addederim. İmza Otto Fenşe
Bir akşam üç Ermeninin de bir. Türk kızına fiil-i şeni tasallut (alçakça te­cavüz) ettiklerini gördüm. Kızın feryadı üzerine Ermeriilerden biri hamil ol­duğu (taşıdığı) bıçakla derhal kızı öldürdü.
Yalnız pencere altından geçen Ermenilerin mükâlemelerinden (konuşmala­rından) Erzurum ve civar ahalisini kamilen (tamamen) kestik, burayı da öy­le yapacağız sözlerini işitmiştir.
Ermeniler tarafından şehit edilen ve 16 Şubat 1334 (1918) tarihinde Erzincan Vagavir Köyünde bir evin bahçesinde bulunan cesetler. Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATAŞE) Başkanlığı Arşivi, Birinci Dünya Harbi Fotoğraf Koleksiyonu, Albüm No. 4, Fotoğraf No. 38
Reklam
Bir akşam üç Ermeninin de bir Türk kızına fiil-i şeni tasallut (alçakça tecavüz) ettiklerini gördüm. Kızın feryadı üzerine Ermenilerden biri hamil olduğu (taşıdığı) bıçakla derhal kızı öldürdü. Civarda bulunan polislerden birine koşarak ihbar-ı keyfiyet ettim (Durumu bildirdim). Polis geldi öldürülen kızın Türk olduğunu anladıktan sonra istihfafkârane (küçümseyerek) omuzlarını kaldırdı ve zararı yok Türk kızıymış, Türkler kamilen mahvolmalıdır diye mukabele etti.
Sayfa 50 - Belge No: 1997 - Askerî Tarih Belgeleri Dergisi sayı: 85, s. 5-15.Kitabı okudu
Burada masarif-i zaruriyemize mukabil (zorunlu ihtiyaçlarımıza karşılık) yevmiye on kapik veriyorlardı. Açlık ve soğuktan son derece müteessir oluyor idik. Bu hususta vaki olan şikâyetlerimize muhafızlarımız "Alman domuzları her şeye tahammül etmeli" diyerek mukabele ediyorlardı, Rusların hakkımızda reva gördükleri bu nâ-lâyık (layık olmayan) muameleler bizi sön derece müteessir ederek sabrımızı tüketiyordu.
Sayfa 48 - Belge No: 1997 - Askerî Tarih Belgeleri Dergisi sayı: 85, s. 5-15.Kitabı okudu
“ciğerleri çıkarılmış, gözler­ine sivri kazıklar sokulmuştur...”
Erzurum'daki kıtal (11) (soykırım) ve bilhassa Erzurum'a taarruzdan bir iki gün evvel bütün şiddet ve kuvvetini gösteriyor. Şimdiye kadar nefs-i Erzurum'da (merkezde) 2.127 İslam cesedi defn edilmiştir. Bunlar kamilen erkektir. Cesetler üzerinde balta, süngü, mermi yarası vardır. Bazı cesetlerin ciğerleri çıkarılmış, gözler­ine sivri kazıklar sokulmuştur. Şehrin muhtelif akşamında (kısımlarında) başkaca ecsada (cesetlere] tesadüf edilmektedir. Miktarı ayrıca peyderpey arz edilecektir.
Görgü tanığı ifadeleri,
Belge No: 2019 Askerî Tarih Belgeleri Dergisi sayı:85, s. 109. Mühür (Redif... Elli Birinci Alay İkinci Tortum Taburu) S.N. 163 Ermenilerin Öteden Beri Ahali-i İslamiye Hakkında Reva Gördükleri Melanetlerden Cüzi Bir Kısmını Müşirdir (Gösterir). Madde 1: Narman ve Tortum mıntıkalarında 307:310 Seneleri esnasında 60:70 neferden mürekkep (erden
Reklam
Daha önce Osmanlı Devleti'nin de "Göç ettirilen Ermenilere kötü davrananları" yargıladığını ve bunlardan bazılarını da cezalandırdığını belirtmiştik. Son günlerde Ermenilerin ve Ermeni yanlılarının yeni bir asılsız iddiası daha ortaya atıldı. Osmanlı Devleti'nin yaptığı yargılamaları Ermeniler ve Ermeni yanlıları "Osmanlı Devleti de soy kırımı kabul etti ve yapanları yargıladı" gibi dayanaksız bir iddia içindeler. Soy kırım Osmanlı Hükümeti tarafından kabul edilmiş ve bunu gerçekleştirenler yargılanmış değildir. Yargılama göç ettirilen Ermenilere, göç yollarında ve konaklama yerlerinde saldıran, kötü davranan, eşyalarını, mallarını çalanlarla, bunları önlemek için gerekli tedbiri almayan yöneticiler içindir. Daha önce de söylediğimiz gibi yargılananlar arasında Ermeni olanlar da vardır. Bu arada Osmanlı Devleti'nin kurduğu bu mahkemelerde görev alanlar, -amansız denilebilecek kadar İttihat ve Terakki Partisi mensuplarına düşman olan Hürriyet ve İtilâf Partisi yanlılarıdır. Bu yüzden bu mahkemelerde verilen kararların ve ifade edilen rakamların adaletin yerine getirilmesinden çok siyasî düşmanlara zarar verme, onlardan öç alma duygusuyla alındığını gözden uzak tutmamak lâzımdır. Divan-ı Harbî-i Örfî kararlarını bu çerçevede değerlendirmek daha gerçekçi olacaktır.
Sayfa 14 - Sözde SoykırımKitabı okudu
Tarih bilimi açısından bir soy kırımdan bahsetmek için mutlaka bir belgeye dayanmak gerekir. Uydurma ve gerçeklerle ilgisi olmayan öldürülmüş insan rakamlarıyla "soy kırım" iddiasında bulunmak bilimsel değil, art niyetli siyasî bir yaklaşımdır.
Sayfa 14 - Sözde SoykırımKitabı okudu
“Soy kırım" kavramını çok dikkatli kullanmak gerekir. "Silâhsız ve savunmasız bir toplumun bütün bireylerinin, hiç ayrım gözetilmeksizin plânlı bir şekilde ve silâhlı bir toplum tarafından tamamen yok edilmesi"ne soy kırım diyoruz. Dolayısıyla her savaşı, her öldürme olayını, her çarpışmayı soy kırım olarak nitelendirmek ne insaf ne de bilim ölçülerine sığar. A.B.D.'den tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy'nin dediği gibi "Herhangi bir savaşta sadece tek tarafın ölülerini sayarsanız, bu bir "soy kırım" gibi görünecektir. Meselâ Amerikan iç savaşında sadece Kuzey'in verdiği kayıpları incelerseniz, Güney'i; sadece Güney'dekilerin başına gelenlere bakarsanız da Kuzeyi "soy kırım" yapmakla suçlayabilirsiniz... Gerçekten de gerek Ermeniler, gerek se onlara çeşitli siyasî sebeplerle sempati duyanlar I. Dünya Savaşı sırasında öldürülen 3 milyondan fazla Müslüman Türk'ten hiç bahsetmezler.
Sayfa 13 - Sözde SoykırımKitabı okudu
Fakat Osmanlı Hükümeti tehcir sırasında kötü niyetli ve kasıtlı davranışlarda bulunanlar hakkında hemen soruşturma açtırmış ve bunları Divânı Harpte yargılamış ve suçu sabit görülenleri ağız cezalara çarptırmıştır. Genelkurmay Başkanlığı ATASE Arşivinde "1915 tehcir ve suistimal mahkemeleri" adıyla bulunan dosyada Ermenilere göç sırasında kötü muamele yapmaktan mahkemeye verilenlerin belgeleri vardır.
Sayfa 12 - Göç ve Alınan TedbirlerKitabı okudu
Göç olayının başladığ sırada Osmanlı Devleti savaştadır. Dolayısıyla ordu savaş durumundadır. Ermenilerin yol emniyetlerinin sağlanması jandarmaya bırakılmıştır ki onlar da sayıca yetersizdir. Bu yetersizlik sebebiyle göç sırasında Ermenilerin başına çok kötü saldırı olayları gelmiştir. Askerden kaçan kaçaklar ve doğuda bulunan çeteler, dağlarda oluşturdukları eşkıya gruplarıyla göç ettirilen Ermeni kafilelerine saldırarak onların mal ve eşyalarını yağmalamış ve pek çoğunu katletmişlerdir. 16 Temmuz 1915 tarihli Menzil Müfettişi Fuat Ziya imzasıyla Erzurum'da 3’üncü Ordu Kumandanlığına çekilen bir telgrafta "Ermeni kafilelerine tarruz edecek olan Kürt eşkıyasının takibi için Bayburt'tan... çıkarılmış bir müfreze, Ermenilerin Kop dağını geçişleri sırasında 11 Temmuz 1915'te dört yandan taarruza başlayan Kürt eşkıya ile iki saat çarpışma sonunda... müfrezeden hiçbir kayıp olmadığı ve Ermeni kafilelerin de kurtarıldığı..." bildirilmektedir.
Sayfa 12 - Göç ve Alınan TedbirlerKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.