Mustafa Kemal meclisi açarken yaptığı konuşmada özel olarak şapkadan söz etmedi ama 25 Kasım’da çıkan yasada tanım biraz daha genişletilmişti, “Türk halkının genel başlığı şapka olup, buna aykırı bir alışkanlığın sürdürülmesini hükümet yasaklar.” Sakallı Nurettin Paşa, bu yasanın anayasaya aykırı olduğunu ileri sürünce, milletvekilleri onu halk
Sayfa 504Kitabı okudu
Açığa çıkmış olan muhalifler partiden ayrılmaya karar verdi. Ertesi gün, 9 Kasım’da Rauf, Refet, Dr. Adnan ve diğerleri istifa edip 17 Kasım’da Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurdular. Partinin ismi, liderlerinin cumhuriyet düşmanı oldukları iddiasını çürütmek için özellikle seçilmişti. Cumhuriyet parlamentosunun ilk resmî muhalefet partisi,
Sayfa 484Kitabı okudu
Reklam
İlk olarak ordunun desteğini alacağından kesinlikle emin olmak zorundaydı. 2 Şubat 1924’te Kâzım Karabekir, İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım’ın (Özalp), İzmir’deki askeri tatbikatı izlemeye gittiklerini öğrenince şaşkınlığa uğradı. Genelkurmay Başkanı Fevzi de (Çakmak) onlara katılacağından, o da gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal
Sayfalar: 467-468-469-470-471-472Kitabı okudu
Sakarya Savaşı’ndan sonra meclisi kaplayan mutluluk havası pek uzun sürmedi. Mustafa Kemal’in başkumandanlık süresi büyük bir zorlukla karşılaşılmadan 31 Ekim’de üç ay daha uzatıldı. Fakat kısa bir süre sonra, meclisteki muhalif milletvekilleri bakanların haklarını ve görevlerini saptayarak başkanın gücünü sınırlamaya kalkıştılar. Mustafa Kemal bu
Sayfa 390Kitabı okudu
Robespierre'in şüphesinin pençeleri demirdendir, kurtuluşu yoktur. 12 Germinal gününde¹ Kamu Güvenliği Komitesi Fouché hakkında, derhal Paris'e gelmesi ve Lyon'da olup bitenler hakkında hesap vermesi yolunda vahim bir karar çıkartır. ¹. Devrim takviminde 1795'te 21 Mart-19 Nisan arası Germinal ayı olarak geçer. 1 Nisan 1795'e denk düşen 12 Germinal'de ilk ayaklanmada meclis basılır ve Konvansiyon teröristleri sürgüne gönderir.
Sayfa 69 - Can Yayınları
Meclis "İkinci Reis Vekili Abdülaziz Mecdi, mebusandan Vehbi efendilerle Rauf Bey" padişahla görüştüler ve kendisinden "Meclisin onayı olmadan hiçbir uluslararası antlaşmaya imza konulmamasını" istedilerse de padişah bu sözlere değer vermemişti. Ona göre düşmanlar, "İsterlerse yarın Ankara'ya da" gidebilirlerdi¹⁶⁹ ¹⁶⁹ Heyet üyeleriyle padişah arasındaki konuşmalar aşağıdaki şekilde olmuştur. "Sultan Vahidüddin - Ecnebiler her şeyi yapacak vaziyettedirler. Meclis-i Mebusan müzakerelerinde sözlerinize fazla dikkat etmelisiniz. Hoca Vehbi Efendi-Efendimiz. Anadolu birlik hâlindedir. Hem vatanımızın istiklalini ve hem de makamınızı kurtarmaya azmetmiştir. Sultan Vahidüddin Yok yok Hoca. Sözlerinize dikkat ediniz. Fiili hadiseler meydandadır, akıl için tarik birdir. Abdülaziz Mecdi Efendi - Düşmanlarımızın, burası (eliyle denizi göstererek) su kenarı olduğu için zorları geçer. Anadolu'da millet yekvücut ve pulat gibidir, azimlidir. Padişahım, müsterih olunuz. Millet sonuna kadar mücadele edecektir. Sultan Vahidüddin - Hoca, dikkat ediniz. İsterlerse yarın Ankara'ya da giderler. Hüseyin Rauf Bey- Padişahım. Millet, hudutları dahilinde istiklalini ve makamınızı kurtarmaya azmetmiştir. Millet sizden, bir muahedeye imzanızı koymamanızı istirham ediyor. Aksi takdirde akıbeti çok vahim ve karanlık görüyorlar. Siz mahsur vaziyette olduğunuz için, imza etmeye mecburiyetiniz de yoktur. Bu sözler üzerine birdenbire ayağa kalkan Zât-ı Şahane şu cevabı vermiştir: Bir millet var, koyun sürüsü, bir çoban lazım, o da benim". Bak, Ali Fuat Cebesoy, 1, s. 312.
Sayfa 44
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.