Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazı riskli işlerde en zor şey, olayı zamanında bitirmektir.
Sayfa 233 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Dermansız bir dert bizimkisi...
Sinir sistemini yatıştıran, en sinirli insanı bile sakinleştiren ilaçlar bulunmuştur. Korkuyu tümüyle yok eden bir ilaç da vardır. Kuşkusuz, bu sınav korkusu taşıyan bir öğrenci için yararsızdır.
Sayfa 215 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir ilaç tüm yönleriyle yeniden ve yeniden kontrol edilmedikçe kullanımı önerilemez diye bilinen bir hekim yasası vardır. Bu kurala uymamak korkunç kazalara neden olabilir.
Sayfa 213 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Aşırı yüksek basınç altında, çekirdeği çevreleyen elektron kabuklan büyük ölçüde büzülür ve dış elektronlar alttaki tamamlanmamış kabuğa "düşebilir". Örneğin, potasyum atomunun dördüncü kabuğundaki dış elektronun üçüncü kabuğa gömüldüğünü ve M- kabuğunda elektron sayısının dokuza çıktığını varsayalım. Bu neyi değiştirir? Potasyumun atom numarası (19) ve elektron sayısı aynı kalacaktır. Kısacası, elementte bir değişiklik olmayacaktır. Ancak, eski arkadaşımız alkali metal potasyum artık eski arkadaşımız değildir. O, dört değil üç kabuklu ve dış kabuğunda bir yerine dokuz elektron bulunan bir yabancıdır. Dolayısıyla, "yeni potasyum"un kimyasal özelliklerinin tekrar incelenmesi gerekir.
Sayfa 157 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Kimya'ya özel CRISPR teknolojisi mi..? Var bi hayalimiz...
Kimyacılar, grafiti elmasa nasıl dönüştürecekleri konusunda uzun süre kafa yordular, ikisi de karbondu, ve tüm yapılması gereken, grafitin karbon örgüsünü elmasınkine dönüştürebilecek bir yol bulmaktı; böylece, hiçbir şey eksiltmeden ve hiçbir şey katmadan varlığı bilinen en sert madde en yumuşaklardan birinden yapılmış olacaktı.
Sayfa 153 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Irmak kıyısından alacağımız bir taşın içinde silisyum ve alüminyum, potasyum ve çinko, gümüş ve uranyum yani hemen hemen tüm Periyodik Sistem'i buluruz. Kuşkusuz, çoğu element miktar olarak birkaç atomdan fazla olmaz; ama önemli olan olayın kendi başına ilginçliği.
Sayfa 150 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Soğukkanlı canlılar :d
Yeryüzünde mavi kanlı canlılar da vardır. Bunlar, bazı yumuşakça türleridir. Kanlarındaki hemoglobinde demir yerine bakır bulunur.
Sayfa 149 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Karbon "zincir oluşturma kapasitesi" bakımından rakipsizdir. Fakat, karbon zincirleri sadece çizgisel dizilişte olsalardı, organik kimyada böylesine inanılmaz sayıda bileşik bulunmazdı. Zincirler dallanabilir ve halka oluşturmak üzere kapanabilirler. (Halkalar üç, dört, beş, altı ve daha çok karbon atomundan oluşan çokgenlerdir.) Beş karbon atomu doğrusal zincirden başka, beş dallı zincir de oluşturabilir. Bu yapılanmaların her biri ayrı bir kimyasal maddeyi simgeler. Kimyacılar, farklı şekillerde düzenlenmiş aynı sayıda atom içeren kimyasal bileşiklere özel bir ad düşünmüş ve onlara izomer demişlerdir. Moleküldeki karbon atomlarının sayısı ne kadar çoksa, izomer sayısı o kadar fazla olur. Aslında, izomer sayıları geometrik olarak büyür. Bu büyüme, organik kimyaya yüzbinlerce yeni bileşiğin katılmasına yol açar.
Sayfa 125 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Yanıtsız bir soru
PERİYODİK SİSTEM'DEKİ ELEMENTLER KAÇ KİMYASAL BİLEŞİK OLUŞTURABİLİRLER? Kimyasal bilgilendirme servisi bize aşağı yukarı iki milyon kimyasal bileşiğin doğal hammadelerden izole edildiğini veya yapay olarak üretildiğini söyler. Ama, Mendeleyev Çizelgesi'nde eşsiz bir element vardır. Bu element, oluşturabildiği karmaşık maddelerin sayısı açısından tam bir istisnadır. O, Büyük Ev'de altı numarada oturur ve adı karbondur. Bilinen iki milyon farklı molekülden 1.700.000'ni karbon atomlu iskelete sahip moleküllerdir. Bu bileşikler, kimyanın organik kimya denilen muazzam dalında incelenirler. Diğer tüm elementlerin bileşikleri, anorganik kimyanın konusunu oluşturur. Gördüğünüz gibi, organik maddeler anorganik maddelerden altı kat fazladır. Yeni bir organik maddenin sentezlenmesi, kural olarak, çok daha kolaydır.
Sayfa 123 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Bir akşamüstü laboratuvar seyir defterine kısa bir cümle geçildi, "insülin molekülünün oluşturulması tümüyle tamamlanmıştır."! İnsülini yapay olarak elde etmek için bilim adamları 223 ardışık basamaktan geçmek zorunda kaldılar. Bunu bir kez düşünün: Şimdiye değin bilinen hiçbir kimyasal maddenin hazırlanması bu kadar zor olmamıştır. Üç yıl süreyle, on kişi durup dinlenmeden çalışmıştır... Oysa biyokimyacıların belirttiğine göre, canlı hücrede protein oluşumu en fazla iki üç saniyede gerçekleşir. Üç yıl ya da üç saniye! Canlı hücrenin üretim aygıtı günümüz kimyasınınkine göre ne kadar mükemmel değil mi?
Sayfa 121 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Son yıllarda fotosentez süresince bitkileri aydınlatmak için farklı dalga boylarında ışık kullanılırsa, farklı kimyasal özelliklerde maddeler oluştuğu saptanmıştır. Örneğin, kırmızı-sarı ışınlarla aydınlatma sonucunda esas ürün olarak karbonhidratlar elde edilirken, mavi ışınlar protein oluşumunu sağlar. İnsanlığın, yakın gelecekte, bitkilerin yardımıyla gereksinimi olan karmaşık organik maddeleri önemli ölçüde elde edebileceği beklenebilir.
Sayfa 115 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
KAZANIRSAK KAYBEDECEĞİZ...
Ne zaman gerçekleşeceğini kimse bilmiyor. Ama mutlaka olacak! İnsanoğlu doğaya karşı büyük bir zafer, belki de tüm tarihinin en büyük zaferini kazanacak. İnsanlık radyoaktifliği kontrol altına almayı öğrenecektir. Kararsız elementleri kararlı ve kararlıları kararsız yapabilecek, en kararlı çekirdeklerin bozunmasını sağlayacaktır.
Sayfa 91 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Bilim'in şaka anlayışı bile tuhaf "d
Geçen yüzyılın seksenli yıllarında kimya dergilerinden birinde görülmemiş bir makale yayınlandı. Bilim çevrelerince pek tanınmayan yazar, iki yeni elementi aynı anda saptamayı başardığını açıklıyordu. Onlara kosmiyum ve neokosmiyum gibi iki süslü isim verdi. O sıralarda yeni elementlerin bulunması oldukça sıradan bir olaydı. Bazı araştırmacılar "yeni doğan" elementlere isim bulmak külfetine bile katlanmıyorlar ve onları Yunan alfabesindeki harflerle tanımlıyorlardı. Çok geçmeden kosmiyum ve neokosmiyum "kaşifinin", bu buluş salgınıyla alay ettiği açıklık kazandı. Yazarının adı Koşman olan makale bir tür Nisan Bir şakasıydı.
Sayfa 74 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Yeryüzünün en nadir elementinin ismi astatindir (Tüm yer kabuğunda 69 miligram).
Sayfa 76 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
Bozunma sırasında, radyoaktif element tümüyle yok olmaz. Bir başkasına dönüşür. Radyoaktif dönüşüm zinciri çok uzun olabilir. Örneğin, thoryum ve uranyum sonuçta kararlı kurşuna dönüşür. Ancak yol boyunca bir düzine radyoaktif element doğar ve ölür. Radyoaktif elementlerin yaşam süreleri birbirinden farklıdır. Bazıları tümüyle yok olana kadar on milyarlarca yıl varlık gösterebilirler. Diğerlerinin yaşam süresi dakika ya da saniyelerle ölçülür. Bilim adamları radyoaktif elementlerin yaşam süresini özel bir büyüklükle tanımlarlar. Buna yarılanma süresi çevrimi ya da yalnızca yarılanma süresi denir. Bu çevrim süresince her radyoaktif element başlangıç ağırlığının tam yarısı kadar bozunur. Uranyum ve thoryumun yarılanma süresi milyarlarca yıl kadardır. Periyodik Çizelge'de bu ikisinden önce gelen elementler için durum oldukça farklıdır. Protaktiyum, aktiniyum, radyum, frankiyum, radon, astatin ve polonyumun yarılanma süreleri hiçbir koşulda yüz bin yıldan fazla olamayacak kadar kısadır. Bu olgu umulmadık bir bulmaca yaratır.
Sayfa 73 - TÜBİTAK YayınlarıKitabı okudu
209 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.