queen of tears beni 14 ve 15. bölümde DELİRTTİ. senaristi gözüm görmesin. artık böyle klişe sahneler izlemek zevk vermiyor, oyuncuları ne kadar çok sevsem de... @ senarist umarım evinin yan dairesinde matkap çalıştırırlar da HİÇ GÜZEL UYUYAMAZSIN.
Yanmak var sana yaklaştıkça biliyorum.
Yok olmak var, kahrolmak var, kül olmak var..
Öyle bakma gözlerime bakma artık ölüyorum.
Yaşamanın ta kendisi oysa bu ölmek değil
Gözlerim gözlerinden başkasını unuttu
Sen yoksan o yokluktur, senden öncesi yoktu...
"İyi geceler." dedi yastığını tokatlayıp uzanmaya hazırlanırken.
"İyi geceler." diye yanıtladı dördü. Ben koroya katılmadım. Gözlerimi açalı beş saat olmamıştı. Gece yarısından dört saat önce uyanmıştım. Gecenin iyi mi, kötü mü geçeceğine ben tanıklık edebilirdim. Uyumamamın sebebi tabii ki gecenin yargılanışında şahitlik etme isteğim değildi. Asıl sebebini ben de bilmiyorum ama son altı yıldır gündüzleri yaşamıyorum. Tabii zamanla farkettiğim ya da kendimi iyi hissetmek için uydurduğum bir teori vardı uykuyla ilgili. Her şey bir ulaşma meselesiydi. Uykuya zor yoldan ulaşmak, kâbus görmenin önüne geçiyordu. En güzel uyku, ona karşı koyularak gelen uykuydu. Akşamları uyandığımda günün dörtte üçünü uyuyarak geçiren bebeklerden farksızdım. O yüzden rahatça söyleyebilirim bebek gibi uyuduğumu. Tabii bir bebek olmak varken, 21 yaşında beş erkeğin verdikleriyle nefes alıp, onlara verdiklerini iade etmem benim tercihimdi. 21 yaşındaydım. Yolun yarısı mı yoksa 14 yılım daha mı var bilinmez ama son zamanlarda başım yaşımdan aşkın."
#edebiyat #yeraltı #roman #alinti
"Yalnız ümitsizliğe düşenlerin alabileceği bir kararla sıkıntılardan kurtulmak için kendisini daha büyük bir sıkıntı girdabına atmak istemişti."
Kitaptaki kadın karakterlerin durumunu, ruh halini anlatan bir alıntı...
Mazlume, İkbal ve Mihriban. Her biri başka başka sebeplerden fuhuş bataklığına sürüklenmiş üç kadın. Mihriban, kocasının ölümünden sonra maddiyata olan düşkünlüğünden dolayı bu yolu tercih eder. Mihriban, kızı İkbal'i yaşlı bir adamla evlendirince, İkbal de hem annesine duyduğu nefretin intikamını, hem kursağında kalan heveslerin acısını fuhuş batağına düşerek çıkarır. Kitapta bahsi geçen esas sefile olan, kimsesiz çocuk Mazlume'ye gelelim. Anne babasını ve hatta hamisini kaybedince sokaklarda dilencilikten ve tehlikelerden kurtulmak için mecburen Mihriban'ın teklifini kabul ederek İkbal ve Mihriban ile yaşamaya başlar. Namusunu korumak için dirense de sonunda İkbal'in sevgilisi İhsan Bey, Mazlume'yi korktuğu felakete uğratır. Ve sonunda onun da hayatı fuhuş batağında son bulur. 14-15 yaşlarında çekmeye başladığı çile bir kaç yıl içinde zirveye ulaşır. İhsan'a gelince annesi de dahil olmak üzere üç kadının hayatını mahveder fakat kendi de aynı felaketin içinde boğulur.
Kadınların hayatının tamamıyla erkeklere bağlı olduğu bir düzeni okuyoruz. Ve bu düzen içerisinde "düşen", "hayatı mahvolan" çoğunlukla kadınlardır.
SefileHalid Ziya Uşaklıgil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022757 okunma
Tarihçi Arnold Toynbee 14. yüzyılda İtalya'da bulunan bağımsız devlet sayısının 1934'te tüm dünyada var olan devletlerin sayısından fazla olduğunu gözlemlemiştir.
Sayfa 20 - Boğaziçi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Diktatörlüklerin zaafları arasında aşağıdakiler bulunmaktadır:
1. Sistemin işlemesi için gerekli olan çok sayıda kişi, grup ve kurumların sınırlandırılması veya geri çekilmesi.
2. Rejimin geçmişte uyguladığı politikaların etkileri ve ihtiyaçları,
rejimin bugün çelişkili politikalar benimseme ve uygulama imkanını oldukça sınırlandıracaktır.
3.
17 Eylül gecesi "Rakkase" yatı, içinde Fazıla ile annesi Hanzade Sultan olduğu halde, Marmara' dan Marsilya'ya doğ ru hareket etmişti. Veliaht Prens Abdüllillah da arkalarından.
Oradan birlikte Londra'ya gittiler. Müstakbel Irak Kraliçesi bu rada "Finishing School" a yazıldı. Okulda bir yıl "kraliçelik" öğrenimi görecekti. Faysal bu süre içinde nişanlısını bir defa ziya ret etti. Bir kez de Fazıla Bağdat'a gitti.
Artık düğün hazırlıkları tamamlanmak üzereydi. Çeyiz Londra ve Paris'te, Veliaht Prens Abdüllillah'ın nezaretinde dü züldü. Irak Kralı Faysal 14 Temmuzda İstanbul'a gelecek, Bağ dat Paktı Devlet Başkanları toplantısına katılacaktı. Bu tarihten birkaç gün sonra da Fazıla Londra'dan İstanbul'a gelecekti. Ya zı birlikte Boğaz' da geçirecekler, eylülün ilk haftasında ise evleneceklerdi.
Yemeksiz, susuz, soğuk ve ışıksız...
14 arkadaşın kimseden haber almadan, çaresiz yerin altında mahsur kalma hikayesi...
Bu tüneldeyken bozulan bir metro ...
Kurtarılmayı beklerken farklı sebeplerle teker teker ölen gençler...
.
Konusu böyle bakıldığında harika ve merak uyandırıcı..
Ama çok fazla ergenlere yönelik işlenmiş ve konu harcanmış. Çok daha güzel bir kitap olabilirdi.
Aceleye mi gelmiş, anlatım basit mi kalmış emin olamadım.
Ölümler her seferinde sizi şaşırtıyor, sonundaki hüzün kalbinizi kırıyor.
Genel olarak baktığımda sevdiğim ama eksik kısımları olan bir kitaptı benim için.
Gençler çok fazla tercih ediyor ama konu içinde bir miktar cinsellik ve karmaşık ilişkiler vardı malesef.
.
Okumak isterseniz yine de beklentiye girmeden okumalısınız. Karar sizin
1. Sürekli kişisel geçmişiyle ilgili hikayeler anlatanlar
2. Sevgilisiyle/eşiyle övünenler
3. 2 duble içip ne dediğini bilmeyenler
4. Durduk yere dedikodu yapanlar
5. Üzerinizde baskı kurmaya çalışanlar, fazla sahiplenenler
6. Hayatınızla ilgili ileri doğru bir adım attığınızda dur diyenler
7. Özel hayatınıza bulaşanlar
8. Size yalan söyleyenler
9. Boş vaatte bulunanlar
10. Gereksiz Duygu gösterisinde bulunanlar
11. Sürekli negatifler
12. En iyi fikir benim diyenler
13. Monolog severler
14. Paragözler
15. İşi düşünce arayanlar
16. Boş zaman kankaları
17. Faydacılar
18. Halk adamı görünen ırkçılar
19. Goygoycular
20. Herkes de çok iyi anlaşan,herkesi çok sevenler
Erotik Hikâyeler; Anaïs Nin (21 Şubat 1903 - 14 Ocak 1977 İspanyol, Küba ve Danimarka kökenli Fransız yazar. Günlükleri ve erotik yazılarıyla tanınır. Günlükleri 11 yaşından başlayarak ölümüne kadar 60 yıldan uzun bir dönemi kapsar. Uzun yıllar Anaïs Nin aynı anda iki kişiyle evli kalmıştır. Bir sanatçı ve bankacı olan ilk kocası Hugh Guiler ile 1923'de evlenmiştir. 1955 yılında Guiler ile evliliği sürerken evlendiği Rupert Pole ise bir orman memuruydu. Her iki adam da Nin'in ikili yaşantısından bihaberdi ve 1977'de Nin'in ölümüne kadar tanışmamışlardı. 1985 yılında Hugh Guiler'in ölümünden sonra Nin'in günlükleri Rupert Pole'un izniyle eksiksiz halleriyle yayımlanmıştır.
tr.wikipedia.org/wiki/Anais_Nin sayfasından alıntıdır VENÜZ ÜÇGENİ kitabının yazarı hakkındaki bu bilgiler.
VENÜS ÜÇGENİ
Hikâyeler; Türkçemize çeviren: Mustafa Deniz; Limbo Yayınları / Birinci baskı Nisan 1992 ; 127 Sayfa (Pazar,26 Nisan 2015)
Dün akşam devrettim Anaïs Nin'in VENÜS ÜÇGENİ başlıklı erotik hikâyelerini anlatan bu kitabını. Kitabı merak ediyordum bir süredir. Okudum; iyi geldi bana mamafih tür olarak erotik hikâyeler söz konusu olduğunda aklıma Giovanni Boccaccio'nun DECAMERON başlıklı eseri geliyor. Bundan böyle aklıma iki kitap gelecek.
Venüs ÜçgeniAnais Nin · Limbo Yayınları · 1992183 okunma
1950-1960 YILLARI ARASI.
1950'li yıllar. Tek parti iktidarından kurtulmanın sevinci yaşanırken kültür ve eğitimin başıboş bırakıldığı yıllar. Soğuk savaş yılları NATO'ya giriş ve ABD'ye tam bir teslimiyet. Türkçülerin ümitleri yine boşa çıkıyor, hayaller kırılıyor. Ekonomik kalkınma, yollar, fabrikalar... Fakat köylerden şehirlere
TARİHLER VE OLAYLAR (1950-1960)
02 Nisan 1950: Milliyetçiler Federasyonu kuruluyor.
14 Mayıs 1950: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının sonu. Seçimi Demokrat Parti kazanıyor.
21 Eylül 1950: Atsız, Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin ediliyor.
04 Ekim 1950: Türkçüler Yardımlaşma Derneği'nin kuruluşu. Başkan: Nihâl Atsız.
06