1) Fatiha - Bakara 76. 2) Bakara 77. - Bakara 141. 3) Bakara 142. - Bakara 202. 4) Bakara 203. - Bakara 252. 5) Bakara 253. - Âl-i İmran 15. 6) Âl-i İmran 16. - Âl-i İmran 91. 7) Âl-i İmran 92. - Âl-i İmran 165. 8) Âl-i İmran 166. - Nisa 23.
Yine buyurmuştur ki: “Herkesin yöneldiği bir yön vardır Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede olsanız Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz, Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter” (Bakara,148)Bu âyet, varlığın tümünün hayır olduğuna delalet ediyor. Fakat hayırlar farklıdır; kimisi daha güçlü kimisi daha zayıftır. Bazısı, asla herhangi bir kötülük karışmamış sırf hayır iken; bazısı da özüne ek olarak kötülük veya daha az veya daha çok kötülük karışmıştır. Cisimler âlemindeki hayır, Ruhlar âlemindeki hayır gibi değildir. Hatta ruhlar âlemi olan Emir âleminin tumü hayırdır. Halk âlemi, kötülük veya şerden hali olamaz ve bununla birlikte hayrı şerrine galip gelir. Çünkü varlığı hayırdır ve yokluğu ise sırf şerdir.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Madde 148 (Duygular ya da Ruh halleri~Descartes)
Duyguların birebir ilacı erdeme yönelik çabadır.
Yeryüzündeki 148 büyük yabani evcilleştirmeye aday türlerin yalnızda 14 tanesi sınavı geçebildi. Neden geri kalan 134 tür bunu başaramadı? Francis Galton "Sonsuza kadar yabani kalmaya mahkum mahkum olmuş" türler derken hangi koşullardan söz ediyordu? Bunun yanıtı Anna Karenina ilkesinden çıkıyor. Evcilleştirilebilmek için yabani adayın
Sayfa 196Kitabı okudu
İmam Malik'in yanında Peygamber Efendimiz'in adı anılınca rengi atar, âdetâ beli bükülürdü. Talebeleri ve yanında bulunanlar onun sağlığından endişe edip üzülürdü. Bir gün ona bu hâlinden söz ettiklerinde: Şayet siz benim hâllerine tanık olduğum büyüklerimin hâlini görseydiniz, benim hâlimi aslâ yadırgamazdınız' dedi. İmam Mâlik sözüne şöyle devam etti: "Tâbiîn alimlerinden Muhammed ibni'l-Münkedir'i (ö. 131/748) görürdüm; o kurrânın efendisiydi; ona bir hadis sorulduğunda mutlaka ağlamaya başlardı; öyle ağlardı ki, onun hâline acırdık." "Ben tabiîn âlimlerinden Ca'fer-i Sâdık'ı da (v. 148/765) gördüm. Şaka yapmaktan hoşlanan ve yüzünden tebessüm eksik olmayan bir insandı. Ancak yanında Resûl-i Ekrem Efendimiz'den söz edilince yüzü hemen sararıverirdi. Ben onun Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden abdestsiz hadis rivayet ettiğini hiç görmedim. Epeyce bir süre onun ziyâretine gidip geldim. Kendisini mutlaka ya namaz kılarken, ya sükût ve tefekkür ederken veya Kur'ân-ı Kerîm okurken gördüm. Kendisini ilgilendirmeyen konularda konuşmazdı. O, Azîz ve Celil olan Allah Teâlâ'dan gerektiği şekilde korkan alim ve abidlerden biriydi. "Yine tâbiîn neslinden ve Hz. Ebû Bekir'in torunlarından olan Abdurrahman ibni'l-Kâsım (v. 131/748), Resûl-i Ekrem'i andığı zaman, ona duyduğu üstün saygıdan dolayı yüzünde bir damla kan kalmamış gibi rengi atar, âdetâ ağzı dili kurur, konuşamaz olurdu."
Sayfa 365
Bütün Alıntılar
şiir çaredir bir bakıma ölüme, özellikle de son dize ve her şeye çengel atan kafiye 7 Karahindiba tohumu değilsin, kırk beş yaşında bir adamsın. 11 İnsanın kendi dünyasını ve dilini susarak koruması ne tatlı paradoks!
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.