"29 Ağustos 1526 tarihindeki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin imparatorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir. Yaklaşık 400 yıl sonra, 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir ve beklenen bir başarıdır. Hatta şunu da ifade edebiliriz; 26 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu'ya giriş tarihidir;
26 Ağustos 1922 ise Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir."
İlber Ortaylı
Kısa zamanda çok az şehit ve yaralıyla Mohaç cengini
kazandı ordu, ki bu savaş günü 29 Ağustos'tur. (Bu üç büyük
Ağustos savaşından biridir. Birincisi 1071 Malazgirt, ikincisi
1526 Mohaç, üçüncüsü de 1922 Büyük Taarruz'dur.)
(...) Osmanlı Türkleri, batı Avrupa'nın kapısının eşiğinde büyük bir yükselen güçtü. 1453 yılında Konstantinopolis'i fethettikten sonra, 1517'de Kahireyi, 1528'de Cezayir'i ve 1526'da Macaristan'ı aldılar ve 1529 da ve ikinci kez 1683'te Viyana'yı kuşattılar. Osmanlı İmparatorluğu Reformasyon Avrupa'sının diplomatik oyunlarında ve askeri koalisyonlarında sürekli bir aktördü ve kültürü, dönemin edebiyatında büyük beğeni görüyordu. Osmanlı İmparatorluğu ile Hindistan'daki Moğol (Mugal) İmparatorluğu arasında, görkemiyle ziyaret eden Avrupalıları hayretler içinde bırakan, yeni başkenti İsfahan ile İran'ın Safevi İmparatorluğu yer alıyordu.