Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1541 'de Zapolyai öldü; Ferdinand da Macaristan'ı yeniden istila etti. Süleyman, bir kez daha ordusuyla Macaristan'a gelerek, bu kez ülkeyi bir beylerbeyi buyruğun­ da, Osmanlı vilayeti olarak doğrudan doğruya Osmanlı yönetimine aldı. Zapolyai'ın dul karısıyla çocuğunu o zamanlar Osmanlı haraçgüzan bir ülke olan Erdel'e gönder­ di. Ferdinand, sultanın Macar tahtının varisi olarak hak iddia ettiği batıda ve kuzeyde ince bir şerit halindeki Macar arazisini 1526'dan beri elinde tutuyordu. Süleyman bu bölgeyi fethetmek niyetiyle 1543'te Macaristan'a bir kez daha girdi; aynı zamanda da François'ya yardım için Barbaros komutasında 1 1 O kadırgalık bir filo gönderdi. Fransız-Osmanlı filosu Nice'i kuşattı, sonuç alamadı, Osmanlı filosu ertesi bahar ha­ rekata devam etmek için kışı Fransa'nın Toulon limanında geçirdi. Bunun karşılığın­ da küçük bir Fransız topçu birliği Macaristan'daki Osmanlı ordusuna katılmıştı. An­ cak, bu işbirliği pek etkili olmuş sayılamaz. lran'la bozulan ilişkilerden dolayı Süley­man batı cephesinde barış istiyordu. Ferdinand'la, bu kez Karl'ı da içine alan bir ateş­ kes imzaladı. 1 Ağustos 1547'de imzalanan ve Süleyman'ın Fransa'yı da tarafyap­ tığı bu antlaşmaya göre Ferdinand, zaten hakim olduğu Macaristan'ın bir bölümünü, yılda otuz bin dükalık bir haraç karşılığında elinde tutmaya devam edecekti.
Sayfa 42 - PdfKitabı okuyor
6.cilt
1526. Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: - "Gıybet nedir, bilir misiniz?" - Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler. Hz. Peygamber: - "Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şey ile anmandır" buyurdu. -Söylenen ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?" diye soruldu. - "Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin;  yoksa, o zaman  ona iftira ettin demektir," buyurdu. Müslim, Birr 70.  Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizî, Birr 23.
Reklam
Mohaç Zaferi 1526
Osmanlı padişahı sabaha kadar uyumamış, hazırlıklanı kontrol etmiş, toplantılar yapmıştı. Ancak sabaha karşı otağa döndü. Abdest tazeledi. Seccadeye çöktü. Zikretti, şükretti ve duada bulundu: "Yarınki büyük günde bizi muzaffer eyle Allah'ım! Muhammed (s.a.v.) ümmetini yendirme. Zaferi görmeden canımı alma. Bütün kuvvet ve kudret Senin, bütün hüküm Sendedir. N'eylersen güzel eylersin."
Sayfa 169 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okudu
kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı. MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı. MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Scipione Del Ferro ve Çalınan 3. Derece Denklem Çözümü
Bu hikâye, 16. yüzyıl başında Bolonya Üniversitesi'nde aritmetik hocalığı yapan Scipione Del Ferro adında bir işadamı ile başladı. Del Ferro cebirle ilgileniyor ve üçüncü dereceden eşitliklerin çözümünün formüllerini keşfeden ilk kişi oluyor. Fakat ne yazık ki o dönemde Arap dünyasında hüküm süren bilgi yayma ruhu Avrupa'ya henüz uğramamıştı. Bolonya Üniversitesi düzenli olarak hocalık pozisyonlarını yeniliyordu. En iyi kalabilmek ve işini koruyabilmek için Del Ferro'nun sırrını meslektaşlarının öğrenmemesi önemliydi. Keşfini kaleme aldı ama yayınlamadı. Sadece kendisi gibi bu keşfi saklayacak bir avuç öğrencisine açıkladı. Dolayısıyla 1526 yılında Bolonyalı matematikçi öldüğünde İtalyan matematik camiası üçüncü dereceden denklemlerin çözüldüğünü henüz bilmiyordu. Hatta birçoğu bu denklemlerin çözülemez olduğunu düşünmeye devam ediyordu.
Sayfa 143Kitabı okudu
Süleyman'ın Osmanlı kuvvetlerine komuta ettiği on üç seferden dokuzu batıya yönelikti. 1. 1521 Nandorfehervar/Belgrad 2. 1522-23 Rodos 3. 1526 Mohaç 4. 1529 Viyana 5. 1532 Viyana (Köszeg/Güns) 6. 1534-35 Irak 7. 1537 Roma (Avlonya) 8. 1538 Boğdan 9. 1541 Budin 10. 1543 Viyana (Estergon, İstolni Belgrad) 11. 1548-49 İran (Tebriz) 12. 1553-55 İran (Nahcivan) 13. 1566 Viyana (Zigetvar)
Reklam
Haçova Muharebesi (1596)
Osmanlı ordusu 1526'daki Mohaç Muharebesi'nden 70 yıl sonra ilk defa bir meydan muharebesine çıkıyordu. Bir za­manlar meydan savaşlarında önüne çıkanı deviren ordunun bu özelliği artık kalmamıştı. Osmanlı ordusu devamlı kaçan düşman yüzünden meydan savaşlarındaki ustalığını yitirmiş, kale kuşatmaları üzerine uzmanlaşmıştı. Bir zamanlar
Sayfa 116Kitabı okudu
Mohaç Savaşı (1526)
İki saat süren savaşta Macar Kralı İkinci Layoş kaçarken derede boğulmuş, birçok Macar ileri geleni öldürülmüştü. Os­manlı kaybı ise çok azdı. Osmanlı ordusu savaştan kısa bir süre sonra Macaristan'ın kalbi olan Budin girdi. Ancak Bu­din'i emniyet altında tutmak kolay olmadığından iki hafta sonra şehirden ayrıldı. Kralın ölümü ile Macaristan'ı savunacak hiç kimse kalma­mıştı. Mohaç zaferiyle Osmanlılar hiç beklemedikleri bir du­rumla karşı karşıya kalmışlardı. Macaristan olgun meyve gibi kucaklarına düşmüştü. Mohaç Savaşı ile Macar Krallığı tarih­ten silinmişti. Ancak Osmanlı Devleti buna hazırlıklı değildi. Klasik Osmanlı fetih metotlarında ani bir fetih siyaseti yoktu. Fethedilen bir yere bir anda yerleşilmez, kademe kademe Os­manlı ülkesine dahil edilirdi. Bu yüzden Osmanlılar Macaris­tan'ı bir anda topraklarına katmak istemediler. Sadece Orta Tuna'da Sirem ve çevresini ellerinde tuttular. Macaristan'ın ka­lan kısımları için de Erdel Voyvodası Yanoş Zapolya'nın kral­lığını tanıdılar. Ancak Macar kralının varissiz ölmesi yüzün­den aradaki akrabalık bağlarını ileri süren Avusturya Kralı Ferdinand, Zapolya'nın krallığını tanımayarak Kuzey Maca­ristan'ı işgal etti. Macar asilzadelerinin bir kısmı Ferdinand'ın bir kısmı da Zapolya'nın krallığını tanıdılar. Macaristan için Mohaç'tan sonra büyük bir mücadele baş­ladı. Macaristan toprakları 150 yıla yakın Osmanlılar ile Habs­burglar arasında çekişme sebebi oldu.
1526'nın 29 Ağustos'undaki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin imparatorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir. Hemen hemen 400 yıl sonra 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir.
"Kutsal mabede büyük önem atfedenlerden biri de Kanuni Sultan Süleyman olmuştur. Kanuni, Budan Seferindeyken bir kiliseden, bugün mihrapta duran tunç şamdanları getirmiş ve 1526 yılında Ayasofyaya koydurmuştur..."
Reklam
Açılan araya bir diğer örnek de 1577'de Galata'da inşa edilen büyük rasathanenin kaderinde görülebilir. Rasathane İslam bilim tarihinde önemli bir şahsiyet olan ve astronomi, optik ve mekanik saatler üzerine bazı kitapların yazarı olan Takiyüddin'in (yaklaşık 1526- 1585) girişimidir. Suriye veya Mısır'da doğan (kaynaklar farklı vermektedir) Takiyüddin Kahire'de öğrenim görmüş, fakih ve mütekellim kariyerinin peşinde İstanbul'a gitmiştir. 1571 'de Il. Selim'in müneccimbaşılığına (astronom ve astrolog) getirilmiştir. Birkaç yıl sonra yeni sultan, Ill. Murad'ı rasathane inşasına ikna etti. Bu rasathane, meşhur çağdaşı Danimarkalı astronom Tycho Brahe rasathanesine teknik ekipman ve uzman personel bakımından denkti. Ancak kıyaslama burada nihayete erer çünkü Tycho Brahe'in rasathanesi ve eseri astronomi biliminde çok geniş bir gelişim yolu açtı. Takiyüddin'in rasathanesi ise Başmüftü'nün tavsiyesi üzerine sultanın emriyle bir grup Yeniçeri tarafından yerle bir edildi.
1526'nın 29 Ağustosu'ndaki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin imparatorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir. Yaklaşık 400 yıl sonra, 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir ve beklenen bir zaferdir. Hatta şunu da ifade edebiliriz; 26 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu'ya giriş tarihidir; 26 Ağustos 1922 ise Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir.
Sayfa 205 - Kronik Kitap
(...) Osmanlı Türkleri, batı Avrupa'nın kapısının eşiğinde büyük bir yükselen güçtü. 1453 yılında Konstantinopolis'i fethettikten sonra, 1517'de Kahireyi, 1528'de Cezayir'i ve 1526'da Macaristan'ı aldılar ve 1529 da ve ikinci kez 1683'te Viyana'yı kuşattılar. Osmanlı İmparatorluğu Reformasyon Avrupa'sının diplomatik oyunlarında ve askeri koalisyonlarında sürekli bir aktördü ve kültürü, dönemin edebiyatında büyük beğeni görüyordu. Osmanlı İmparatorluğu ile Hindistan'daki Moğol (Mugal) İmparatorluğu arasında, görkemiyle ziyaret eden Avrupalıları hayretler içinde bırakan, yeni başkenti İsfahan ile İran'ın Safevi İmparatorluğu yer alıyordu.
Sayfa 221Kitabı okudu
1526'nın 29 Ağustos'undaki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin imparatorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir. Yaklaşık 400 yıl sonra, 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir ve beklenen bir zaferdir. Hatta şunu da ifade edebiliriz; 26 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu'ya giriş tarihidir; 26 Ağustos 1922 ise Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir.
Sayfa 205 - Kronik KitapKitabı okudu
Bugün Hindistan, Bangladeş, Butan, Nepal, Sri Lanka ve Pakistan' ı -bazı tanımlarda Afganistan'ın büyük bir kısmını da- içine alan Hint Alt Kıtası, tarihinin 300 küsur yılını (1526-1858) Babürlü İmparatorluğunun hakimiyeti altında geçirmişti.
234 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.