Utanç Tablosu
San Francisco depremi, öylesine biliniyor ki, aradan bir yüzyıl geçtiği halde pek çok dünya insanı hâlâ kitaplardan dergilerden okuyor. Gün: 18 Nisan 1906... Saat: sabah 5.13... Herkes uykuda... Deprem, beyinlere tokmak vurur gibi başlıyor. Süre de bir deprem için korkunç uzun: 60 saniye. San Francisco'yu belki de şeytanlar sallıyor. Sarsıntı öyle şiddetli ki, ayağa kalkıp kaçmaya çalışan da, bir anda yerle bir oluyor. Binaların önemli bir bölümü az katlı ve ahşap, hep birlikte, dayanışma ile sallanıyorlar. Şimdi, gözümüzü çok açması gereken sayısal bilgiler verelim: Deprem, Richter ölçeği 8.25 şiddetinde (Bizim 17 Ağustos 1999 depremi, 7.40 Richter idi). San Francisco depreminde 400 bin nüfustan ölenlerin sayısı: 452 (yalnız dört yüz elli iki) kişi, bizim 17 Ağustos'ta ölenler, 20 bin kişi.
Sayfa 163 - San Francisco DepremiKitabı okudu
17 Ağustos 1999 / Gölcük Depremi
Depremin merkezi Kocaeli Gölcük'tü . 7.4 şiddetinde olmuştu deprem . Bir süre sonra depremin tüm Marmara'da hissedildiğini öğrendik . Gölcük , Adapazarı , Yalova ve Düzce'de hasarın ciddi boyutlara ulaştığı sanılıyordu .
Reklam
17 Ağustos 1999 - İzmit, 03.02
O buharlı ılıklığın az sonra insan çığlıklarıyla bir felakete dönüşeceğini, camların birer ses bombası gibi patlayarak geceyi yırtacağını, yıkılacak binaların getireceği toz bulutlarının üstüme sinerek beni mahşere götüreceğini nereden bilebilirdim?
Sayfa 33 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Vatan Hainlerini Tanımaya Devam Ediyoruz - 12
Yazar ve Nazır Ali Kemal: “Düşmanlar, teşkilat-ı milliyeden bin kere daha iyidir." (23 Nisan 1920) “(Ankara’dakilerin) Yunanlılara hâlâ meydan okumalarına, çılgınlıktan başka bir sıfat verilemez. Yunanlılarla aramızda akılca da, ilimce de, kuvvet bakımından ve her açıdan bu kadar fark varken, onlarla muharebeye girişilemez. ” (7 Ağustos 1920) ' “(Kars’ın geri alınması üzerine) Demek ki işlemediğimiz bir hata kalmıştı. Ermenistan’a taarruz ile onu da tamamladık. (...) Ankara yâranı nihayet meram/anna erdiler. Ermenistan'a yürüdüler. Kars’ı işgal ettiler. " (17 Ekim! 11 Kasım 1920) 'Avrupa ile başa çıkmayı asırlardan beri Asya’nın hangi kavmi (milleti) başardı ki biz başarabilelim?” (6 Şubat 1921)
Sayfa 38 - Bilgi Yayınevi, 10.Basım, İki Cilt BirleştirilmişKitabı okudu
Kızılderililerin topraklarını satın almak isteyen Beyaz Adam'a karşı çıkanlardan biri de, Cayuse kabilesinin reisidir:"Toprağın bir şey söyleyip söylemediğini, bu işe şaşıp şaşmadığını merak ediyorum. Toprağın şu konuştuklarımızı dinleyip dinlemediğini merak ediyorum. Toprağın üzerinde olup bitenleri görmek için dile gelip gelmeyeceğini merak ediyorum." Prof.İhsan Ketin, Kuzey Anadolu fay hattını bulur ama yer kırığının geçtiği bölgelerde yapılaşmanın çok tehlikeli olduğunu anlayacak bir politikacı bulamaz. 12 Eylül darbesinin ardından, kapitalizm atlarının koşulduğu ülkenin sırtında bir kamçı gibi şaklayan "Özalizm"in, imar yetkisini yerel yönetimlere vermesiyle de fay hattında yapılaşma şaha kalkar. Ama, Kızılderili reisin dediği gerçekleşir ve toprak, üzerinde olup bitenleri görmek için 17 Ağustos 1999 tarihinde, saat 03.02'de dile gelir!" ... Bir iki müteahhit günah keçisi olarak cezaevine konur. Para hesaplarını kollayan siyasetçiler ise ellerini kollarını sallayarak yıkıntılar arasında gezer ve" yaraları sarma" sözü verir. Oysa yara dışarıdan sarılır, yaşanılan ise iç kanamadır.
Sayfa 155
17 Ağustos 1999
Dehşetin , acının , dibe batmışlığın , acizliğin , karanlığın, çöküşün , sürünmenin , pisliğin , korunmasızlığın, bir zerre olmanın ne demek olduğunu herkes anlamıştı o gece. Koparılmışlık , yarım kalmışlık kokan sokaklar, inleyen ağıtlarla çınlıyordu. Yıllarca aradığım sorunun cevabı o gecede gizlenmişti: Hayatın anlamı, aciz bir zerre olmaktı.
Sayfa 68 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
69 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.