4-Komünistlerin değ.Muh.Partileri karş.Konumu
Almanya'da Komünist Parti, burjuvazi devrimci bir tavrı benimsediği an, burjuvaziyle beraber mutlak monarşiye, feodal toprak mülkiyetine ve küçük burjuvacılığa karşı mücadele ediyor. Lakin, işçiler arasında burjuvaziyle proletarya arasındaki düşmanca çelişki hakkında olabildiğine berrak bir bilinç oluşturmak için çalışmayı bir an bile ihmal etmiyorlar ki, Alman işçileri burjuvazinin kendi egemenliğiyle beraber kaçınılmaz olarak getireceği toplumsal ve politik koşulları, burjuvaziye çevirecekleri silahlara dönüştürebilsinler, böylece de Almanya'da gerici sınıfların çöküşüyle beraber anında burjuvaziye karşı mücadele başlasın. Komünistler ana ilgilerini Almanya'ya yöneltirler, çünkü Almanya bir burjuva devriminin arifesinde bulunuyor ve orada bu alt üst oluş, 17. yüzyıl İngiltere'sine ve 18. yüzyıl Fransa'sına göre Avrupa medeniyetinin çok daha ilerlediği koşullarda ve çok daha gelişkin bir proletaryayla gerçekleşecek, dolayısıyla Alman burjuva devrimi kaçınılmaz olarak doğrudan doğruya bir proleter devriminin peşrevi olacaktır.
Sayfa 91 - İletişim
"Özgürleşen insan, kutsallığı da dinden bağımsızlaşmış alanlarda arar. Ancak bu bağımsızlaşmaya rağmen, 17. yüzyıl felsefesinde insan hala Tanrı'ya bağımlı, inanç sistemi içinde düşünülürdü."
Reklam
Her insan kendi tanrısıdır...
17. yüzyıl başlarında Jacob Böhme, İNSANIN, İNSAN OLMAK İÇİN TANRI'YI KENDİ DIŞINDA DEĞİL DE İÇİNDE BULMASI GEREKTİĞİNİ ANLAMIŞTI...Fakat içimizdeki bu parçayı kaybettiğimiz için, onu büyüklükte arayarak kendimizi artık tanınmaz hale geldik...
Çitlembik
Fatih Sultan Mehmet'in Çandarlı ailesini saf dışı edip yerine bir devşirme olan lalası Zağanos'u ataması ile ve vezaret makamı bunların eline geçmişti. Bu tarihten sonraki veziriazamların içinde Türklere rastlasak da, çoğunluğu artık Hristiyan kökenlidir. 15.yüzyıl ile 17. yüzyıl ortasında kendisine sadaret mührü emanet edilen 78 sadrazamın sadece 11 tanesi Türk'tür; diğerleri ise Boşnak, Hırvat, Rum, Macar, İtalyan, Çerkez, gürcü, Abhas gibi diğer etnik kökenlerden gelmektedir.
Çakırkeyif ’teki çakır “alaca mavi renk” anlamındaki çakır değil, şarabın asıl Türkçe adı olan çakır . Çakır ta 11. yüzyılda Orta Asya Türkçesinde yaygın olarak kullanılan bir sözcük. Türkiye Türkçesinde de galiba 16. veya 17. yüzyıl dolaylarına dek şarabın halk arasındaki normal adı olarak kalmış.
Erasmus büyük adammış
Hiçbir 17. Yüzyıl eğitimbilimcisi(pedagog), Erasmus’un Diyaloglar’ında yapmış olduğu gibi öğrencisine iyi bir fahişe seçmesi konusunda açık açık öğüt vermemiştir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.