Kadir gürgen

Beyler, hanımlar, vatandaşlar! Bütün dünyada dehşetli bir iktisadi buhran var diyorlar ... İngiltere' de, Almanya' da, Fransa' da, Amerika'da işsizierin adedi on milyonlarcaymış, efendim ... Ekmek bulup yiyemeyen, elbise bulup giyemeyenler dehşetli çokmuş ... Açları nasıl doyuralım? çıplakları nasıl giydirelim? diye, bütün cihanın allameleri düşüneeye var­mışlar. .. Demek oluyor ki, efendiler, demek oluyor ki, iki gözüm, aç var, o halde ekmek yok!.. Çıplak var, o halde giyecek elbise yok!.. Demek oluyor ki,'vatandaşlar, buğday fıkdanı, elbise kumaş noksanı var! O halde iktisadi buhranın önüne geçmek için, daha fazla buğday, daha fazla kumaş çıkarsınlar, açları doyursunlar, çıplakları giydirsinler ... Fakat, efendiler, meğerse, iki gözüm, iş böyle değilmiş. Ya? .. Buğday her zamankinden çokmuş, kumaş elbise her zamankinden fazlaymış da, onun için açlar ve çıplaklar ortalığı bu kadar sarmış ... Ve minel garaip ... Bu ne iştir? .. Fazla buğday varsa. Açlık ne oluyor. .. Fazla elbise, kumaş varsa çıplaklık neden? İyi ama kazın ayağı öyle değil, diyorlar. .. Bu iş o kadar basit değil, diyorlar ... Senin aklın bu işe ermez diyorlar. .. Hem sen böyle şeylerle pek uğraşma, diyorlar ... Diyorlar da diyorlar. Ben ise betekrar : Peki, öyle olsun. Ve minel garaip, diyorum ...
Reklam
Esasen en karışık şeyler, en basittirler, diye bir hikmet beyan edersem, ne buyrulur?
Ben, efendiler, bugün en sudan işlerin altından kalkamayacak bir halet-i ruhiye içindeyim ...

Reader Follow Recommendations

See All
İnsanın her zamanı birbirine uymaz, efendiler!.. İnsan bazen, en müşkül meseleleri halledecek kabiliyeti, nefsinde buluverir. Bazen ise, en sudan işlerin altından çıkamaz... Bu bir ruhi hakikattir, efendiler ... Mühim bir hakikat-i ilmiye!..
İnsan dev gibi bir mezar taşının yanından geçiyor da, bana mısın demiyor. Büyük bir aldanış içindeyiz.
Sayfa 91 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Eskiden insanlarımız ölümle yanyana, hattâ içiçe yaşarlardı. Eskiden ölüm, küçük mezarlıklarıyla evlerimizin bahçelerine kadar sokulmuştu. Bu durum bir ihmal sonucu doğmamıştı: İnsanlarımız buna, bilerek izin vermişlerdi. Hattâ bu konuda ölümü teşvik etmişlerdi bile diyebiliriz. Her sokakta ahretin bir şubesi açılmıştı. Her şey belirli bir düzen içinde yürütülüyordu: Parmaklıklı pencereler, taş duvarlar, bu iş için özel olarak yetiştirilen serviler... ve her biri, temsil ettiği insana benzeyen o güzelim mezar taşları... (Başını sallar.) Hayır, hiç bir şey tesadüfe bırakılmamıştı.
Sayfa 91 - İletişimKitabı okudu
Biliyor musunuz, bazı geleneklerimizi ihmal etmekle nasıl çaresiz durumlara düşüyoruz.
Sayfa 90 - İletişimKitabı okudu
Artık ölümü gözden kaçırmaya gelmez.
Sayfa 90 - İletişimKitabı okudu
Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor, hiç anlamıyorum
Sayfa 90 - İletişimKitabı okudu
Halkın anlamadığı bir dille konuşuyorsun, kendine yeni kelimeler buldun. Okuma-yaz-mayı bilmeyenler ülkesini yazılarla doldurdun. Şimdi hayat sellerinin ortasında kendi ıssızlığının çölünde yaşıyorsun. Kendi kendine oynadığın oyunlarla avunmaya çalışıyorsun.
Sayfa 89 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Dinle ey sağır sultan! Halkın dileklerine neden kulaklarını tıkadın? Neden kendini satırların arasına gömdün? Neden hayatı bırakıp Emirleri kutsallaştırdın ve halkın anasını ağlattın?
Sayfa 87 - İletişimKitabı okudu
Daha biz doyasıya yaşamamıştık ki; büyük ve güzel şeylerin özlemini çekiyorduk henüz. Biz daha feraha çıkmamıştık ki, dünya nimetlerinden bıkalım, bunalımlar geçirelim.
Sayfa 86 - İletişimKitabı okudu
Fakat gerçek bir cehenneme gitmek istiyorum. Yaşadığım anlamsız cehennemden kurtulmak için her türlü cehenneme giderim.
Sayfa 85 - İletişimKitabı okudu
Aşktan da üstün şeyler var benim için. Milletim için çalışacağım artık. Geçen gün herkesin içinde söz verdim, zavallı milletime söz verdim.
Sayfa 74 - İletişimKitabı okudu
Seni seviyorum. Çünkü başka çarem yok.
Sayfa 72 - İletişimKitabı okudu
13.4k öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.