Babıali, Hariciye Nazırı Şekip Efendi ve Arabistan Ordusu Müşiri (Mareşali) Mehmet Namık Paşa’yı Lübnan’a gönderdi (1845). Osmanlı diplomasisinin devreye girişi İngiltere tarafından memnuniyetle karşılandı. Şekip Efendi bölgeye ulaştıktan sonra kaleme aldığı raporlarında, Lübnan’daki karışıklıkların İngiliz ve Fransız konsoloslarının çekişmesi ve tahriklerinden kaynaklandığını belirtmiş, konsoloslar Lübnan’dan çıkarılmadıkça asayişin sağlanamayacağını bildirmişti.
1845 yılında İrlanda'da yaşanan kıtlık üzerine yazılmış bir hikaye ,gerçek olan ise Osmanlı Sultanı Abdülmecid Hanın yardım göndermesi,İngiltere'nin zorluk çıkarması .İnsanlık tarihi ne kadar ağır imtihanlardan geçmiş ,şimdiki ise covid19
Bu beş yaşamın yitip gitmesi gerçekten bir trajediydi ... İçinde bulundukları yaşam şartlarının tatsız bulabilirsiniz ... Her ne uyuşturucu almışlarsa , her ne işte çalışmışlar sa , öldürmek bir yana , kimsenin bu kadınlara zarar verme hakkı yoktu . " MR Justice Gross , Steven Geral Janes Wright'ın " SUFFOLK KATİLİ " duruşmasındaki yargıç 2008 " .
Paylaşımlarımdan da görüldüğü gibi 1845 - 1888 arasında öldürülen beş kadının hayat hikayesinin anlatıldığı kitap gözüksede , asıl hikayenin bu beş kadın üzerinden bir çok kadının yaşadığı sıkıntıları , çifte standartı anlatıyor . Nitekim bana göre modern dünyanın karanlık yüzü Duygu Asenanın kitabının da dediği gibi KADININ ADI YOK ...
Hans Christian Andersen öksüz çocuklar konusunda düzinelerce edebi öykü yazdı. Kaybolmuş ve ihmal edilmiş çocukların en büyük baş savunucusuydu ve insanın kendi türünü arayıp bulması taraftarıydı. "Çirkin Ordek Yavrusu" adlı öykünün Andersen'e ait versiyonu ilk kez 1845'te yayımlandı. Masalın altında yatan temel motif, sıradışı ve sahipsiz olanlarla ilgiliydi; yani tam bir Vahşi Kadın yarı tarihi. Son iki yüzyıldır "Çirkin Ördek Yavrusu" ardı sıra gelen, "dışlanmış" kuşakları kendi yaşam ortamlarını bulana kadar direnmeye cesaretlendiren bir kaç öyküden biri oldu.