Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılına siyasî çalkantılar, darbeler ve son olarak da Sultan Abdülaziz Han'ın şehîd edilmesi dam gasını vurmuştu. Bu yüzyılın son ve muktedir padişahı Sultan İkinci Abdülhamid ise, korkunç bir cinayete kurban giden Sultan Abdülaziz Han'dan sonra tahta geçen fakat ruhî durumu iyice bozulmuş olan Sultan Beşinci Murad'ın 93 günlük padişahligin dan sonra, idaresinin bütün düzeni bozulmuş ve hatta yıkılmaya doğru sürüklenmiş bir devleti devralmıştı.
Bilhassa Tanzimat devrinin açtığı derin karışıklıklar, ardından bir oldu-bittiyle çıkartılmış olan 1853-1856 Osmanlı-Rus (Kirim) Savaşı ve son büyük felaket olarak Mithat Paşa ve arkadaşlarının sebep oldukları 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile de, devlet ve millet artık ayaga kalkamaz durumda idi.
Osmanlı Devleti, bütün bu savaş ve ayaklanmalardan başka, büyük bir borç batağına da sürüklenmiş, Tanzimatçı ve Meşruti yetçi devlet adamlarının tek düşüncesi günü kurtarmak için so rumsuzca borç peşinde koşmak olmuştu.
Sultan İkinci Abdülhamid'in padişah oldugunda (31 Agustos 1876) ilk işi, devlet idaresini tanzim ederek bütün devlet işlerini Yıldız Sarayı'nda toplamak olmuştu. Ardından borçları ödeme sistemini kurarak, sorumsuzca ve israf olarak borç alınmasının önüne geçmiş ve mevcut borçları da yapılandırmak suretiyle ödeme takvimi yapılmıştır.