Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var
Hikayemiz 19. yüzyılda İstanbul Eminönü'nde geçer. Yıl 1895 , Yemiş İskelesi'ndeki balıkçı kahvesine giren bir Osmanlı zabiti (subayı) , kahveci Yusuf'a 'Bre Yusuf ! Herkese benden okkalı bir kahve ama şurada oturan Rum palikaryasına yok. Ona, kahve haramdır 'diye seslenir. Kahveci Yusuf küçük bir baş hareketiyle
Necmettin Erbakan, üniversite yıllarında Nakşibendi Gümüşhanevi Tekkesi'ne gitmeye başladı. İlk bağlandığı şeyhi, Kazanlı Abdülaziz Bekkine (1895-1952) idi. Bekkine de, Küçük Hüseyin Efendi'nin sohbetlerine katılmış, ona bağlanmış bir hocaydı. Yani Üzeyir Garih ile Necmettin Erbakan'ın yakınlı­ğı bu ilişkilerden gelmiş olabilirdi. Bilindiği gibi Üzeyir Garih Eyüp Mezarlığı'nda Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarını ziya­rete gittiğinde öldürüldü.
Sayfa 23 - Kırmızı Kedi Yayınevi: Birinci Basım: Şubat 2013Kitabı okudu
Reklam
1895 yılında, siyasi siyonizmin kurucusu olan Theodor Herzl, Yahudi anavatanı için Araplardan satın alınan arazilerle ilgili şöyle yazmıştı :"Sınırın ötesindeki fakir toplumu transit ülkelerde iş bulmaya heveslendirmeye çalışırken onlara kendi ülkemizde herhangi bir iş vermeyi reddedeceğiz... Hem istimlak hem de fakirlerin uzaklaştırılması işlemi akıllıca ve dikkatlice yapılmalıdır."
Sayfa 43 - PegasusKitabı okuyor
Geçen yıl Japonlar kuruluşlarının 2600 üncü, bu yıl da Portekizliler 800 üncü yıl dönümünü kutluladılar. On dokuzuncu asra kadar kendi adalarında, kendi kendilerine, belirsiz ve silik bir hayat yaşayan Japonların 2600 yılında epeyce masal olsa bile tarihin gözü önünde kurulan, bütün hayatı tarihçe bilinen Portekiz'in 800 yılı büyük bir
İlk Sinema Filmi
Sinema tarihinin ilk yapımı, 28 Aralık 1895'te halka açık bir film gösterimi olarak Paris'teki Grand Cafe'de yapılan ve Lumiere Kardeşler tarafından çekilen 50 saniyelik " Trenin Gara Girişi "filmi olmuştur. Sinema bu tarihten yaklaşık üç yıl sonra 1898 yılında çekilen Hazreti İsa hakkında ilk filmiyle dini konulara çok erken bir giriş yapmıştır. Sinemanın ilk yıllarında dini konulara duyduğu bu eğilim günümüze kadar artarak devam etmiştir.
Bunbury, Oscar Wilde’ın (1854-1900) büyük karakter komedisi Ciddi Olmanın Önemi’nin (1895) kahramanı Algernon Moncrieff’in yarattığı uydurma bir karakterdir. Londralı, genç bir aristokrat olan Algernon, Bunbury adında, kırsalda yaşayan ve genellikle sağlığı bozuk bir arkadaşı varmış gibi yapar. Ne zaman tatsız bir sosyal vecibeden kaçmak istese, “hasta arkadaşı”nı ziyaret etmesi gerektiği mazeretini öne sürer. Bu yönteme “Bunburylemek” diyen Wilde, terimi ilk kez aşağıdaki diyalogda kullanır – terim bugün İngiliz dilinin bir parçasıdır:
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.