Japon yazar Natsume Soseki, 1867 ile 1916 yılları arasında yaşamış. Japonya'nın modern edebiyatının kurucularından kabul ediliyor. Murakami kitapla alakalı yazdığı son sözünde, Madenci kitabını yazarın diğer kitaplarından ayrı bir yere koyuyor. Ne roman diyebildiğimiz ne de diyemediğimiz bir eser. Bana göre okuduğum en iyi insan psikolojisini yansıtan kitaplardan biri, Murakami'ye göre de benzersiz bir eser. Kitabın yarısına ulaşana kadar o karanlığı keşfedemiyoruz, madene inmiyoruz. Bir madenci olma yolculuğu aslında, 19 yaşında evden kaçan bir gencin önüne çıkan ilk fırsat atlayarak iş bulma/kendini bir amaca bağlama gayesiyle madene çıkan tercihini takip ediyoruz bu yolda. Dediğim gibi madene ne zaman inecek ne zaman keşfedecek derken romanın sonuna geliyorsunuz ve sanki yokuş yukarı çıktığınız yoldan yuvarlanarak başladığınız noktaya inmişsiniz gibi birden bire, biraz heves kırıcı şekilde, kitap son buluyor. Yolculuk benzersiz ancak sonucu biraz tatmin etmeyebilir. İntihar etmeyi düşünen bir gencin, e bari madenci olmayı deneyeyim olmadı intihar ederim demesiyle başlayan bu roman benim ruhsal yolculuğumu da etkiledi. Altı çizilecek onlarca cümle, akılda kalan bir karakter. Japon edebiyatı beni her gün daha da şaşırtıyor, 100 sene önce yazılan bu başyapıtı muhakkak okuyun.
Ve hep Soma'yı düşündüm. O işçilerimizi, yaşadıklarını... Bazı kısımları okurken içime dolan korkuyu, gerçek hayatta yaşayanları... Korkunç bir yer maden evet, yeryüzü cehennemi adeta.