Büyük Ermeni yazarı Haçator Abofiyan da, Kürtler arasında uzun süre yaşamış ve çeşitli özelliklerini anlamış bir araştırmacı olarak şöyle diyor: "Eğer Kürt, bir kimsenin malını koruyacağına dair ye- min ederse, yahut birisinin sırrını saklayacağını vaadederse, hayatını vermeyi, taahhüt ettiği hususlara hiyanet etme- ye tercih eder. Nice defalar, fakir bir Kürt, yiyeceğini ve elbisesini kendisinden daha fakir olan bir muhtaca vererek nefsini mahrum etmiştir. Doğu'da yaşayan diğer uluslara oranla Kürtler, kadına daha fazla saygı gösteriyorlar. Eğer Kürtler düzenli ve uygar bir hayat yaşama olanağı bulsalardı, kelimenin tam anlamı ile doğunun en kahraman ulusu olurlardı.
Sayfa 22 - Zilan AkademiKitabı okudu
Kürdistan geri bir tarım ülkesiydi. Belli başlı kentlerde daha çok Ermenilerden oluşan bir burjuva sınıfı vardı. Toprağın belirli ellerde, kapitalist uygulama normları yerine "ortakçılık" ile işleniyor olması, doğal olarak tarımsal gelişmenin de yetersiz olmasına neden oluyordu. Yerinde sayan tarımsal gelişme toplumun sosyal yapısına da yansıyarak onu durağan kılıyordu. Buna bir de ağır vergi yükü eklenince Kürt başkaldırılarının 19. yüzyılda neden ulusal istemlerden çok, vergilere ve askere alınmaya karşı bir direnme şeklinde olduğu açıklık kazanır.
Reklam
Ne İran ve ne de Osmanlı hükümeti bu ulusun en önemli meselelerinden biri olan yol sorunu üzerine eğilmemişlerdir. Bu doğal güçlüklerin yanında ve ondan daha önemli olanı, İran ve Osmanlı hükümetlerinin güttükleri «şark istibdadı» politikasıdır. Kürtleri ve Kürdistan'da yaşayan diğer azınlıkları ekonomik ve kültürel yönden daima geri bırakarak, onları sadece savaşlarda kendi saflarında kullanmak politikası bu halkın gelişip, bu geri yapıdan kurtulmasına imkân vermemiştir. İran ve Osmanlı yönetimlerinin bu dayanılmaz baskılarına Kürt derebeyleri de katkıda bulunarak bu ulusun ekonomik ve kültürel varlıklarını kemiriyorlar, ilerlemelerine olanak tanmıyorlardı.
İran Şahları ve Osmanlı Sultanları Kürtlere, aynı zamanda bir savaş maddesi, savaş yakıtı gözü ile bakıyorlardı. Gerek kendi aralarında meydana gelen savaşlarda ve gerekse Rusya ile yaptıkları savaşlarda Kürtlerin savaş yeteneklerinden yeterince yararlanıyorlardı. Birtakım hediyeler ve savaşta elde edilecek ganimetlerden büyük paylar vaadederek, aldattıkları aşiret reisleri ve şeyhler, onların bu yoldaki işlerini kolaylaştırıyorlardı. Bu durumlar çoğu defa iki aşiretin arasının açılmasına ve birbirlerini kırıp bitirmelerine de neden oluyordu. Dolayısiyle kurulması gereken birlik bir türlü gerçekleşemiyordu.
Kürtler
Kürt halkı eskiden beri süregelen ulusal varlığını ve doğuştan gelen gelenek ve göreneklerini gelişen tüm olay ve şartlara rağmen koruyarak yaşanmıştır ve bütün bu gelişmeleri bir tarafa bırakarak kendi varlığını muhafaza edebilmiştir. Nitekim miladi 19. yüzyılda Kürdistan’da meydana gelen çatışmalar ve olaylar, Kürtlerde ulusal bilincin varlığının en açık göstergeleridirler.
Sayfa 227 - NubiharKitabı okudu
Jin jînê .
Doğu’da yaşayan diğer uluslara oranla Kürtler kadına daha fazla saygı gösteriyorlar. Eğer Kürtler düzenli ve uygar bir hayat yaşama olanağı bulsalardı kelimenin tam anlamı ile doğunun en kahraman ulusu olurlardı.»
Reklam
47 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.