"Eğer Kürt, bir kimsenin malını koruyacağına dair yemin ederse, yahut birisinin sırrını saklayacağını vaadederse, hayatını vermeyi, taahhüt ettiği hususlara hıyanet etmeye tercih eder. Nice defalar, fakir bir Kürt, yiyeceğini ve elbisesini kendisinden daha fakir olan bir muhtaca vererek nefsini mahrum etmiştir. Doğu'da yaşayan diğer uluslara oranla Kürtler, kadına daha fazla saygı gösteriyorlar. Eğer Kürtler düzenli ve uygar bir hayat yaşama olanağı bulsalardı, kelimenin tam anlamı ile doğunun em kahraman ulusu olurlardı."
Büyük Ermeni yazarı Haçator Abofiyan da, Kürtler arasında uzun süre yaşamış ve çeşitli özelliklerini anlamış bir araştırmacı olarak şöyle diyor:
"Eğer Kürt, bir kimsenin malını koruyacağına dair ye- min ederse, yahut birisinin sırrını saklayacağını vaadederse, hayatını vermeyi, taahhüt ettiği hususlara hiyanet etme- ye tercih eder. Nice defalar, fakir bir Kürt, yiyeceğini ve elbisesini kendisinden daha fakir olan bir muhtaca vererek nefsini mahrum etmiştir. Doğu'da yaşayan diğer uluslara oranla Kürtler, kadına daha fazla saygı gösteriyorlar. Eğer Kürtler düzenli ve uygar bir hayat yaşama olanağı bulsalardı, kelimenin tam anlamı ile doğunun en kahraman ulusu olurlardı.
Başur yöresindeki Bekiran ve Reşgotan aşiretleri de az rastlanan bir kahramanlık hareketinde bulundular. Bu harekette kadınlar da erkeklerle yanyana dövüştüler.
İran ve Osmanlı hükümetleri, Kürt halkını ekonomik ve kültürel yönden zayıf tutmakla kalmıyorlar, kendi genel sultanlarının güçsüzlüğünden dolayı yönetimlerinde bulunan uluslara tahakkümlerini devam ettirebilmek için, onların aralarına daima nifak tohumları da ekiyorlardı. Örnegin; Kürdistan'da bir aşiret reisine yardım vaat ederek, o aşiretin, aralarında düşmanlık bulunan diğer bir Kürt aşiretine saldırmasına neden oluyorlar, iki tarafın da bir hayli yıpranmasına seyirci kaldıktan sonra arabuluculuk yoluna gidiyorlardı.
1800 ile 1900 yılları arasında yaşanan Kürt ayaklanmalarını konu alan eserde yer yer öznel yargılar olsalar da başvurulan kaynaklar itibariyle gayet güzel bir araştırma kitabı olmuş.
Araştırmalar özellikle Kürdistan üzerindeki yoğun çatışmalardan ziyade İngilizlerin, Rusların ve Osmanlı'nın danışıklı dövüşü de Kürtlerin bir türlü kendilerine bir yol açamamalarıdır.
Olaylar savaşlar ayaklanmalar bağımsız bir kürt devletinden ziyade İran ve Osmanlı yönetimlerinin halka karşı uyguladıkları yaptırımlar ve vahşetten dolayı halkın ayaklanması gibi görünüyor.
Aşiretçiliğin ve dinin Kürtlerin içinde Kürtleri kullanmak için nasıl öne sürüldüğü dün olduğu gibi bugünde ortadadır zira. Çıkarılan bütün isyanlar milliyetçilik duygusuyla değil Bedirhan Beyin hariç, ezilme, hor görülme vergiler ve sıkıntılar yüzünden çıktığı sonucuna varılıyor.
Her ne kadar 19yyın son çeyreğinde milliyetçilik duygularıyla hareket edilmeye çalışılsa da Osmanlı oyunları ve Rus ikiyüzlülüğü yüzünden ve ayrıca Aşiretçiliğin baskınlığından sonuç alınamayan isyanlara dönüşüyor olaylar.
Kitap; Kürtlerin üç büyük isyanı'nın hazırlık aşamasını, isyan sürecini ve sonrasını ele almaktadır. Şeyh Ubeydullah İsyanı, Mîr Bedirxan İsyanı ve Kör Mihemed İsyanı üzerine hazırlanmış kitap, Halfin adında Rus Kürdolog tarafın'dan hazırlanmış değerli bir kitap çalışmasıdır.