Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.36.38
Hümanizm(!) +18
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyunu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir.
Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı KatliamKolektif · Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları · 20006 okunma
·
Not rated
Önce, Ermeni diasporası ve bazı ülkeler tarafından Soykırım Günü kabul edilen 24 Nisan 1915 tarihi konusunda Ermeni meselesine aşina olmayanların düştükleri bir hataya, o günün tehcir tarihi zannedilmesi yanlışına işaret etmem gerekiyor.
24 Nisan 1915, o sene giderek artan Ermeni olaylarının önlenebilmesi için, Dahiliye Nazırı Talât Bey'in
Ermeni tehciri
Bir Ermeni gözünden (ki olayları yaşamış olanlarından) anlatılan Ermeni Tehciri olayı. Genel olarak tehcir sırasında yaşananları anlatıyor.
Kitaptan çok bu olayla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
Bu olayda Türk tezi sanki ortada hiçbirşey olmamış gibi davranıyor gibi bir algı yaratılıyor gibime geliyor. Halbuki öyle bir durum yok. Elbette olay sırasında kitapta da yazan gibi şeyler olmuştur. Bunu zaten kabul ediyorlar.
İşin aslı bunun nasıl isimlendirildiği ve nelerle kıyaslandığı. Kaldı ki birçok yalan ve yanıltma da var.
Bu kitapta da o hissi veriyor yazan kişi.
Ben kitabı karşı taraf argümanlarını da okuyayım niyetiyle okudum. Acaba bilmediğim farklı birşey var mı diye ama yok.
Ahçik, bir Harput türküsü...
Ahçik'in doğup büyüdüğü vatan,vatanı Harput...
Ahçik, adına türkü yazılan güzeller güzeli bir Ermeni kızı...
Harput topraklarında başlayan bir aşk ve Suriye'ye uzanan yolculuk.
Yazar Yücel Çakmak hazin bir hikâyeyle buluşturduğu bir Türk genci ve Ermeni kızının aşkını anlatıyor.
Harput'ta
1918-1922 yılları arasında eski adıyla Kilikya bölgesinde ve Haçin’de (Saimbeyli) meydana gelen Ermeni olaylarını bütün dehşetiyle okuyoruz. Genelde 1915 olayları ve Ermenilerin tehciri sözde soykırım adı altında bir çok ülkenin gündeminden düşmez her sene önümüze ısıtıp ısıtıp sunarlar ama kimse Haçin’de meydana gelen Türk soykırımımdan bahsetmez. İngiltere’nin dolaylı Fransa’nın ise direk desteklediği Ermeni katliamlarına dünya göz yumarken gençlerimizde bu konu hakkında fazla bilgi sahibi değil. Bu konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin ve özellikle gençlerimizin okuması gereken bir kitap. Fransızların Ermenileri kendi çıkarları uğruna nasıl kullandığı ve işi bitincede nasıl sahipsiz bıraktığına şahit oluyoruz. Her şeye rağmen Ermenilerin kendisini kullanan ülkelerin hala peşinde koşmasına ve her fırsatta onlara sığınmasına da anlam vermek mümkün değil.
Kitabın eksiklerine gelince kronolojik sıraya hiç dikkat edilmemiş, çok fazla geri dönüş ve tekrarlar var. Ayrıca kelime hataları ve devrik cümleler de bir hayli fazla. Bunlarda kitabın okunmasını bir hayli zorlaştırıyor.
İyi okumalar, kitapla kalın…
Fransızların Ermenileri Yok Etme Planı Kilikya 1918-1922Selehattin Sert · Kum Saati Yayınları · 200516 okunma
Kanaviçe
Merhaba sevgili kitap okurlar,
Bu kitaba ilk başta kafam dağılsın diye başladım ama yüreğımı dağladı..
Nerdeyse bütün kitabi paylaşasım geldi..
Bahadir Yenişehirlioğlunun ilk defa bir kitabını okuyorum ve kalemine bayıldım.
(Nedense akran olduğu için konuşma biçimi, düşünme tarzı olsun babama da çok benzettiğım için daha kitabi okumadan kesin severim diye tahmin ettim)
Kesinlikle diğer kitaplarını da okuma isteğı uyandırdı
Kitabın konusu;
1915.. Ermeni Tehciri kararına, "O benim komşum, o benim arkadaşım, o benim halkım!" Deyip itiraz eden cesur Kütahya Mutasarrıfü Faik Ali Bey..
Ne Ermeni ne Türk, sadece ocağına tehcirin ateşi düşen bir kadın, Ani..
Geride ailesini, çocuklarını, en büyük aşkını bırakıp uzaklaşmak zorunda kalan; yüreğine ayrılığın ateşi düşen bir adam, Aram...
Bir trafik kazasında tüm ailesini kaybedip içine itildiği yalnızlıkta; mazi, aşk ve merhamet kuyusuna düşen, tek başına bir delikanlı, Mert..
Ve 1915 Ermeni olayları'nın bir aileye düşürdüğü ateşi ve bu ateşin günümüze kadar ulaşan ızdıraplarını işleyen KANAVIÇE
Kitabi okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum, beni çok etkiledi umarım sizlerde keyifle okursunuz ♡
Sevgiyle kalın
Güzel insanlar merhaba!
Kaç zamandır okumak istediğim kitabı okudum sonunda.
Yılın son günlerinde kayda değer güzel bir kitap okumuş olduk.
Sarkis Torosyan, Osmanlı Devleti'nin Kayseri vilayetinde 1891 doğmuş bir Ermeni asıllı çocuktur. En büyük hayali Osmanlı ordusunda büyülü askerî üniforma içinde subay olmaktır..
Kader kısmet Ermeni asıllı birisinin orduya subay alınmadığı yerde subay olur.
Müslüman dostu, kardeşi, yoldaşı Muharrem ile Çanakkale Savaşına katılırlar.
Sarkis Torosyan, Osmanlı ordusunda cephede destan yazar İngiliz gemisinin batırılmsina sebep olur.
İTC başkanı Enver Paşa'nın elinden madalya alan bir kaç kişiden olur.
Sarkis Torosyan cephede kahraman olurken cephe gerisinde trajik şeyler yaşanıyordur.
1915 Ermeni tehciri Talat paşa emri ile başlamıştır.
Sarkis Torosyan, için kader ağlarını örer. Yıllarca Osmanlı ordusuna hizmet eden Sarkis bu defa ailenin peşine düşer. Annem, babam kızkardeşim, sevgilim Cemile'ye ne oldu. Bu soruların peşine düşer.
Sarkis Torosyan " kahraman" etiketi yerine "hain" olmaya doğru yol alır.
Sarkis Torosyan anılarını elime alınca, 1915-1920 yılları arasını bir film izler gibi soluksuz okudum.
Sonuçta bunlar anı kitabı öznel ifadelerin olması doğasının gereğidir.
Yakın dönemi okumayı sevenler için değerli bir kaynak olduğunu söylemek istiyorum.
Ancak sürekli "kahraman" ve "hain" hikayeleri, Araplar bizi arkadan vurdu teranesi ile tarih okumayı sevenler için bu kitaptan uzak durmalarını tavsiye ederim.
Eserin diger ayirici vasiflar dönemin Ermenice kaynaklarina ve yabanci devlet arsivlerine sikhkla basvurmasi. Abdülhamid'den Cumhuriyete ERMENI YETIMLERi (Sayilari ve Yurt Disina Tasinmalars) korkusuzca su sorulara cevap veriyor; Ermeni yetimler gerçekten Türklestirildi veya Müslümanlastirildi mi? Abdülhamid dönemine yasanan Ermeni isyanlar ve 1915 tehciri neticesine yetim kalan Ermeni cocuklarin sayisi dönemin Avrupa ve Ermeni basin ve günümüz soykirim çevrelerinin iddia ettigi gibi on binler veya yüz binlerce miydi? Yoksa bu rakamlardan çok daha az miydi? Devlet bu yetimler için neler yapti? Onlarin aç ve perisan hallerine kayitsiz mi kaldi? Yoksa maddi ve manevi tüm imkânlarini seferber ederek onlarin hayatta kalmalan için mümkün olan her seyi yapti mi? Devlet açtigi yetimhanelerle Ermeni yetimleri Türklestirmeyi mi amachyordu? Yoksa bu yetimhanelere tebaasi olarak gördügü Ermeni yetimleri de alarak Müslüman yetimlerin agzindaki lokmay: onlarla mi paylastirdi?
Unutulmayacak bir roman!
Unutkan Ayna, Türkiye'de benzerlerini çokça gördüğümüz "sosyal - politik" arka plana sahip bir roman. Ancak Unutkan Ayna, siyasi - sosyal gerçekçi roman kalıbına sığdırılamayacak kadar geniş.
Türkiye'de halen tartışmalı bir konu olan 1915 Ermeni Tehciri etrafında yaşanan acılara odaklanan eser; savaşın ve kıyımın "kazanını" olmayacağını hissettiriyor. Yazar, "bir köy dolusu" karakteri barındırmasına rağmen her bir karaktere ruh üflemeyi başarıyor.
Gürsel Korat'ın okuduğum ilk romanı olan (kesinlikle son olmayacak) Unutkan Ayna; kan, göz yaşı ve acının olduğu yerde kısır politik tartışmalarının yersizliğini okurunun içine işliyor, romandaki satırlar adeta okurun içine batıyor.
Bu son cümlenden romanın tarihi olayları dramatize ederek okuru yakalamaya çalıştığı anlaşılmasın; tam tersine, -gerçek bir sanat eserinin yapacağı gibi- bağırmadan, propagandaya kaçmadan çekilen acılara empati yaptırabiliyor.
Unutkan Ayna, unutulmayacak bir roman!
Gayrimüslim vatandaşlarımızın çektiği sıkıntı ve acıları bizzat yaşayanların ağzından derlenmiş bir eser.
1915 Ermeni tehciri, 20 Kura askerlik, Varlık vergisi, 6-7 Eylül olayları, 1964 Yunan uyrukluların sınır dışı edilmesi, 1934 Trakya olayları hakkında kısa ve öz bilgi edinebilirsiniz.
Unutkan Ayna
Gürsel Korat'ın okuduğum ilk kitabıydı. Acaba en iyisini en başta mı okudum diye düşünmek bile istemeden diğer kitaplarını sahaf ve kitapçılardan edinmeye başladığımı belirtmek isterim öncelikle.
Kitap, Nevşehir'de geçip 1915 Haziran ayının 11 gününü içeriyor. Yaklaşmakta olan ama emin olunamayan ve sonunda gelen Ermeni tehcirini, bunun o bölgedeki insanlarda yaptığı değişiklikleri, Ermeni, Türk ve Rum komşuların davranış ve korkularını adeta hissettirerek anlatıyor. Kirkor ve Memet üzerinden ilerliyor gibi gözükse de birçok karakter ön planda olduğundan hiç sıkmadan ilerliyor. Harika bir yazımı var; heyecan dozunu yüksek tutarak, film izler gibi, kitabı elinizden bırakamadan okuyorsunuz. Ermeni tehciri (TDK: sürme, göç ettirme) gibi 'zor' bir konuyu çok güzel, oldukça hakkaniyetli olarak yazdığını düşündüm. Sadece Kirkor'un askerdeki oğlunun ölüm şekli (gerçek dahi olsa hatta daha fazlası yaşanmış bile olsa) romandaki hassas terazinin minimal de olsa eşit olmadığını hissettirdi bana. Yine de çok güzel bir kitaptı, tavsiye ederim.
8/10 puan verdi
Romanda anlatılan olaylar 1937 yılında Çorum’da ve Çorum’un köylerinde geçer. Eskiden dost ancak sonraları düşman olan fakat zaman zaman muhtelif nedenlerle ateşkes ilan eden iki zengin aile etrafında gelişen hadiseleri anlatır yazar. Bu ailelerden birinin reisi Doğu’dan gelip Yediçınar Yaylası’na yerleşmiş, önceleri Kavat Abuzer, sonraları Kara Abuzer olarak bilinen bir bey iken, diğer ailenin reisi ise Çakır Kâhyaların Hacı Kenan Efendi olarak bilinen Çorum’un yerlisi bir esnaftır. Abuzer Bey ölünce aile oğlu Sülük Bey’e ve ikinci eşi Emey Hanım’a kalmıştır.
Romanda pek çok tâli olaya yer verilmekle birlikte ana olay Sülük Bey’in Atatürk’e suikast planladığı iddiasıyla bir süre tutuklu kaldıktan sonra rüşvet vererek vartayı atlatması ve bu sebeple iki önde gelen aile arasındaki gerek perde önündeki gerekse perde arkasındaki çatışmanın şiddetinin artmasıdır. Çok sayıda karaktere yer verilen romanda pek çok kimsenin ikili ilişkileri de ele alınır. Romanda özellikle Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin toplumsal etkileri, çözülen sosyal bağlar ve Cumhuriyet yönetiminin taşrada güçlenmesi de yazar tarafından sıklıkla temas edilen olgulardır. Özellikle 1915 Ermeni Tehciri yazar tarafından farklı bir perspektiften ele alınır. Bilhassa Ermenilerden kalan servetin yerel eşrafa transferi yazarı hayli rahatsız etmiş gözükmektedir.
Eserde ele alınan belli başlı temalar; yerelde eşraf arasındaki iktidar çatışmaları, kamu yönetiminin yozlaşması, aşk, kadın-erkek ilişkileri ve samimiyetten enikonu uzak sosyal ilişkilerdir. Romanda Çorum Valisi de yer yer boy gösterir.
