Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
5 Mart 1956
Bilir misin, "canım" dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep.
Sayfa 118Kitabı okudu
800 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
"Güven" romanını yazma düşüncesi Vedat Türkali 1956 yılında cezaevindeyken oluşmaya başlamış ve 90'lı yılların başından itibaren on yıllık bir emeğin ürünü olarak sunulmuş bizlere. Kitabı okumaya başlamadan önce arka kapaktaki yazıyı okuyunca bizi konu açısından nelerin beklediği az çok tahmin edilebilir ancak ben roman kurgusunun,
Güven - Cilt 1
Güven - Cilt 1Vedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 2020911 okunma
Reklam
2 Mayis 1956
Konstantin Simonov'un bir şiiri var. Savaş içinde, emirle yazılmış derler. Ama şair adammış doğrusu.Hiç ısmarlamaya benzemiyor. Korkunç. “BEKLE BENİ – DÖNERİM BEN" diyor. Gerisini çevirmeyi başaramadım. Çok kaybediyor. Kıyametin solda sifır kaldığı ana baba günlerinde bir milletin bütün gencleri bu şiirle katlandılar acıya. Ilk o zaman -sakalı çıkma- bir bacaksızdım- şair olmanın gerçekten en az bütün sürüsüne bereket o mareşaller kadar gerekli olduğunu anladim.Sonra anisi bile çıldırtan şu son yıllar. Sonra karanlığın, alnıma çapraz düşen demir parmaklıkların, bileklerimi kesen falaka iplerinin, patlamış -cılk ayak- tabanlarımın, tirnak kerpetenleri, hayalarımı,kasıklarımı boğan AMERİKAN KEMENDÍnin eşiğinde yemyeşil bir sabah bahçesi gibi SEN. En korkuncu insanın kendi sinirlerinin ihanetidir. Kulaklarım,gözlerim, hafızam hep elbirlik etmiş, aldatıyorlardı beni. Çatıda dem çeken güvercinlerin ve kumruların sesini hep İNSAN İNİLTİSİ diye yorumluyordum. 131 gun hiç güneş ya da gündüz aydınlığı görmedim. Sade yalnızlık, sade terör, sade açlık, uykusuz, cıgarasız...Bir yüreğim sağlamdı bir de namus damarım. En sonu çıldırdım. Sonrasını biliyorsun. SEN GELDİN. Kimselere kendi adıma kinim, nefretim yok. Sade insanoğlunun niçin bu kadar alçaldığını, niçin bu kadar budala olduğunu hâlâ anlayamadığıma yanıyorum. Tesellim, umudum sendeyse bunda benim bir günahım yok. Senin o benzersiz güzel yüzün -sol yanağın çizikli- bütün irinli, frengili, içten pazarlıklı, hayın yüzleri unutturur. Onlar yoktur.
Sayfa 135Kitabı okudu
10 Şubat 1898-14 Ağustos 1956 İhtiyacımız olan şey kahramanlar değil Kahramanlara ihtiyaç duymayan Bir toplumdur..
Bertolt Brecht
Bertolt Brecht
19 Mayis 1956
Yahu ben ömrümde hiçbir kavram üzerinde yarım saatten fazla uğraşmadım. Ya hep kolay işler çattı bana, ya da her nasılsa söktürdüm işte. Ama şimdi. Dünyanın en tükenmez mutluluğundayım. Ne yana dönsem sen.Elimi neye uzatsam yalnız değilim.
Sayfa 139Kitabı okudu
Sayın Başkan; Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Örneğin Türkiye... Nelson Rockefeller | 1956
Sayfa 14 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gökalp'in kökeni üzerine "resmi" araştırmalar
Ziya Gökalp'in kökeni hakkında ileri sürülen iddialar ve bunların yol açtığı tartışmalar, zaman zaman, resmi görevlileri de harekete geçirmiştir. Bu arada, "T.C. Diyarbakır Vilayeti Maarif Müdürlüğü Kültür Bürosunun 27.3.1956 tarih ve 42212120 sayılı emrine "T.C. Çüngüş Kazası Milli Eğitim Memurluğunun 9.4.1956 tarih ve 4221146
Önce, "T.C. Çüngüş Kazası Elyos Köyü Başöğretmenliğinin mührü altına el yazısıyla yazılmış Elyos Köyü Başöğretmeni Ahmet Yıldızhan'ın 4.4.1956 tarihli yanıtı: (Soru a) Çermik'in Yoğun nahiyesi merkezi Alos ile yeni kaza Çüngüş'ün Elyos köyünde öteden beri kendilerini "Ziya Gökalp'in atalarıyla akraba" sayan aileler kimlerdir?
Gökalp'ın ataları
(Soru ç.) Bu köyün (Alos veya Elyos) asıl yerli halkı hangi anadiliyle konuşuyor? Buna göre köyün bütün nüfusu eski yerliler ile sonradan gelerek yerleşenlerin nispeti (bağı) nasıldır? (Cevap) Bu köyün asıl yerli halkı ile sonradan gelenlerin anadili Türkçe olup, ta ezelden beri de Türkçe konuştukları söylenilmektedir. Sonradan gelen aileler köyün dörtte birini teşkil ettiği gibi bu nispetin halen de devam ettiği saygılarımla arz olunur. 4.4.1956 Elyos Köyü Başöğretmeni Ahmet Yıldızhan (imza)
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.