Gönderi

2 Mayis 1956
Konstantin Simonov'un bir şiiri var. Savaş içinde, emirle yazılmış derler. Ama şair adammış doğrusu.Hiç ısmarlamaya benzemiyor. Korkunç. “BEKLE BENİ – DÖNERİM BEN" diyor. Gerisini çevirmeyi başaramadım. Çok kaybediyor. Kıyametin solda sifır kaldığı ana baba günlerinde bir milletin bütün gencleri bu şiirle katlandılar acıya. Ilk o zaman -sakalı çıkma- bir bacaksızdım- şair olmanın gerçekten en az bütün sürüsüne bereket o mareşaller kadar gerekli olduğunu anladim.Sonra anisi bile çıldırtan şu son yıllar. Sonra karanlığın, alnıma çapraz düşen demir parmaklıkların, bileklerimi kesen falaka iplerinin, patlamış -cılk ayak- tabanlarımın, tirnak kerpetenleri, hayalarımı,kasıklarımı boğan AMERİKAN KEMENDÍnin eşiğinde yemyeşil bir sabah bahçesi gibi SEN. En korkuncu insanın kendi sinirlerinin ihanetidir. Kulaklarım,gözlerim, hafızam hep elbirlik etmiş, aldatıyorlardı beni. Çatıda dem çeken güvercinlerin ve kumruların sesini hep İNSAN İNİLTİSİ diye yorumluyordum. 131 gun hiç güneş ya da gündüz aydınlığı görmedim. Sade yalnızlık, sade terör, sade açlık, uykusuz, cıgarasız...Bir yüreğim sağlamdı bir de namus damarım. En sonu çıldırdım. Sonrasını biliyorsun. SEN GELDİN. Kimselere kendi adıma kinim, nefretim yok. Sade insanoğlunun niçin bu kadar alçaldığını, niçin bu kadar budala olduğunu hâlâ anlayamadığıma yanıyorum. Tesellim, umudum sendeyse bunda benim bir günahım yok. Senin o benzersiz güzel yüzün -sol yanağın çizikli- bütün irinli, frengili, içten pazarlıklı, hayın yüzleri unutturur. Onlar yoktur.
Sayfa 135Kitabı okudu
··
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.