1961 Anayasası, selefinden çok daha liberaldi. Hatta pek çokları, artan bir şekilde kutuplaşan bir toplum için fazla liberal olduğunu düşünmeye başlamıştı. Yeni hükümetler çoğunlukla merkez sağdaydılar ve kısa sürede eski tüfek Kemalistlerin kalesi olan anayasa mahkemesiyle çatışma haline gelmişlerdi. Aynı zamanda yeni özgürlük, sağda ve solda daha radikal güçler tarafından istismar edilmekteydi. Din karşısındaki tavırlarda da ilginç bir değişim söz konusuydu. 1950-1960 yılları arasında yönetimde bulunan DP hükümeti, Kemalist devrimin katı laikliğinden uzaklaşmış ve İslami unsurları yatıştırma amacıyla özellikle eğitim alanında pek çok adım atmıştı. İkinci Cumhuriyet hükümetleri Kemalist laikliğe geri dönmediler, daha ziyade modern bir İslam inancını öne çıkararak Islami tepkiyi doğmadan yatıştırmaya çalıştılar. Ama şeriatın yeniden gündeme gelmesi ya da İslam’ın bir devlet dini haline getirilmesi söz konusu değildi. Tam tersine, dinin siyasi amaçlarla kullanımını suç kılan 1925 tarihli bir yasa, anayasada yer almıştı.
“1961 Anayasası muhtelif organlardan gelen temsilcilerden oluşan bir kurucu meclisin nihai metni yapması ve anayasanın 1961 yılı ortasında referandum yapılarak kabulü ile yürürlüğe girmesiyle sonuçlandı.”
Sayfa 30
Reklam
1961 Anayasası ve seçim kanunu ile nispi seçim sistemi getirilmiştir. Nispi temsil ilk anda koalisyona yarıyordu ve o zamanki muhalifler (Adalet Partisi) bu nispi temsile saldırdıkça, İsmet Paşa da “Size bir iş edeyim de görün” havasıyla “milli bakiye sistemi”ni getirdi.
kendi topuğuna sıkmak
İronik olan, 1980 cuntasının 1960 darbesinin meşruluğunu sorgulayarak ve Türkiye gibi gelişmekte olan bu ülke için lüks olarak görülen liberal 1961 Anayasası'nı ve demokratik yasaları suçlayarak, bu tarihsel revizyonizm sürecini başlatmasıydı. Sonuç olarak 27 Mayıs'ın bayram olarak kutlanmasına son verildi. Bu da 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden çok farklı değerlendirilen 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerini sorgulamanın ilk adımı oldu. Entelektüellerin yapmaya başladıkları şey tam da buydu.
Sayfa 251Kitabı okudu
1982 anayasasının kabulü
Aktif bir muhalefetin bu kampanyaya bütün gücüyle katılması halinde referandumdan farklı bir sonuç çıkar mıydı, bilemeyiz. Ancak, şu nokta açıktır: seçmenler, anayasayı reddetmeleri halinde askeri yönetim altında sözde "demokrasiye geçiş" süresinin uzayacağını gayet iyi biliyorlardı. Evren, halkı tekrar tekrar uyardı. Cunta, ancak Türkiye'nin 1980 öncesi anarşi ortamına dönmeyeceğinden emin olursa iktidarı bırakacaktı. Böylece halk anayasa için oy verirken aslında sivil yönetim için oy vereceğini anladı. Ancak yüzde 91,37 evet oyunu generaller bile beklemiyorlardı. Kamuoyuna yüzde 80 oranında evet oyu beklediklerini söylediler; 1961 Anayasası'na verilen yüzde 62'ye bile razı olacaklardı. Referandum bir güven oylaması ve 9 Kasım 1982'de cumhurbaşkanlığı makamına resmen oturan sert ve pederşahi Kenan Evren'in kişisel zaferi olarak yorumlandı.
Sayfa 222Kitabı okudu
1961 Anayasası önceki anayasadan önemli ölçüde farklıydı. İki meclisli bir sistem getiriyordu. Millet Meclisi her dört yılda bir nisbi temsil sistemine göre seçilen 450 üyeden, Senato ise doğrudan çoğunluk oyuyla seçilen ve üçte biri her iki yılda bir yenilenen 150 üyeden oluşuyordu. MBK'nin bütün üyeleri hayat boyu devam etmek üzere senatör oldular ve 15 üye cumhurbaşkanı kontenjanından Senato'ya girdi. İki meclis bir arada Büyük Millet Meclisi'ni oluşturuyordu.
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
1961 Anayasası Avrupa anayasalarının en belli başlılarından (Alman, İtalyan, Fransız 5. Cumhuriyet) tümünden en özel şekilde alınmıştır. Mümtaz Soysal Cezayir’den Hindistan’a kadar birçok metni gözden geçirdi. Dili bakımından şahane bir edebiyat barındırır...
o elbiseyi de gelen biçmiş, giden biçmiş
Bayar: 1961 Anayasası anarşi ve kargaşanın kaynaklarındandır; “bol bir elbise”dir ve kopya bir anayasadır.
Kararlarına İtiraz Kabil Olmayan Tek Kişilik Demirel Cumhuriyeti Anayasası
Türkiye, devlete otorite getiren ve milleti mutlak manada söz sahibi yapan, gerektiğinde kararlarına itiraz kabil olmayan bir hakem yapan bir anayasaya muhtaçtır. -Süleyman Demirel
Gerçekten de Türkiye’de demokrasinin bazı kesintilerle de olsa başarıyla kurulmuş ve sürdürülmüş olması, yalnızca Türkiye seçkinleri arasındaki anlık çıkar ve fikir birliğinin bir sonucu değildir. Bu başarının nedeni, daha ziyade, geleneksel inançların, değerlerin ve ortak hareket biçimlerinin demokraside yer alan toplumsal uzlaşma, temsil ve
256 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.