Kitap aslında bir distopya ya da kara ütopya olarak tanımlanabilir. Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi müdürünün çocuklara eğitim vermesini anlatan yazar sonradında da bu Yeni Dünya düzeni ile ilgili tasvirlere yer vermektedir. Toplumun düzenini sağlamak adına nüfusun sabit tutulması şarttır. İnsanların bu düzene uyumlu hale gelmeleri, uyuşturucu madde olan “soma” ile sağlanır.
Üretim bandında bir bireyin üretilmesi için iki yüz
altmış yedi gün gerekmektedir. Bir seferde her şeyleriyle birbirlerine benzer doksan altı canlı üretilmektedir. Kişilerin psikolojik şartlandırmaları ise Hipnopedya (uykuda eğitim) ile yapılır. Aslında nesneleştirilmiş bu insanlar, sistemin ihtiyacının olduğu beş ana sınıfta (alfa, beta, delta, gama, epsilon),çıkıyorlar yumurtadan. Karekteristik özelliklerine göre farklı işlemlere tabi tutulup nesnel bireyler yaratıyorlar. Cesur Yeni Dünya’da bireyler yoktur, toplum vardır.
Tabii bu Yeni Dünya’daki sistemin yanında bir de karşı sistem mevcuttur. Bu “vahşi ayrı bölgesi” diye adlandırılan coğrafyada insanlar tamamen ilkel şartlarda yaşamaya mahkum elektrikli tellerler çevrili şekilde hayatlarını sürdürmek zorundalar.
Bernard, kız arkadaşı Lenina ile tatil yeri olarak bu
vahşi bölgeyi seçmiştir. Shakespeare okuyarak büyüyen “Vahşi” ile tanışır. Daha sonra Vahşi’nin annesi olan Linda ile beraber Yeni Dünya’ya gelirler. İşte bundan sonra iki dünya arasında sorgulama başlar. Varoluş sebebinin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarlar. Keyifli okumalar