"Ölümlerin en acı olanı da hiçkimsenin senin neden öldüğünü bilmeyecek olması.. Öldükten sonra tahminler yürütecekler ama hiçkimse senin neden öldüğünü bilmeyecek öyle hayatta bir saman çöpü kadar bile bir değerin olmadan sessizce gideceksin bu dünyadan.."
Umutlar, doluşmuşlar bir kefeye. Ne nizam kalmış, ne selam. Yeşerirken kurutmuş yapraklarını ağaç, gönlü göğe dönük esen yelle. Fark etmiş tepesinde her zamankinden daha hiddetli güneş. O hala yeli beklemekte, düşürmek için kuruyan yapraklarını...
İntiharından bir önceki gün, "Artık sabahı da kaplıyor acı." diye kısa bir not düşen Pavese 27 Mayıs'ta günlüğüne şunları yazar Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanamayışım yüzünden bir girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen bu sorumluluğu yüklenemiyorum. Bunun tek çözümü var: İntihar...
Başkaları tarafindan çok sevildim ama
görünüşe göre onları sevme yeteneği bende yoktu. (Ya da, insanlar aleminde "sevgi" denen şeyin olup olmadığından
bile şüphe ettiğimi söyleyebilirim.)