Onu düşünmek, çağ yangını gibiydi;
Zihnimde onun fotoğraflarından oluşmuş bir takvim parçalanıyor, her sayfada onun bir fotoğrafı düşüncelerime uçarak vazgeçtiğimi sandığım yerden beni ona yendiriyordu.
Bana son kez sarıl, sonra da bırak gideyim.
Sarılmam, dedi.
Sarılmanı istiyorum. Kirpi.
Bana dokunmak istemiyor musun?
Öyle bir şey ki dokunmadan dokunurum.
Dokunursam deliririm,
Delirirsem bırakamam.
Beni önce bir yalana inandırdın, sonra da sana inandığım için beni suçladın. " Sevgilim sen bir yalancısın, tan yerinde, kaburga kemiklerimin içinde, "
Elimi kalbime bastırıp, onun karşımda, onun gözlerimin içinde, onun kalbimin atışları kadar yakınımda olduğunu düşündüm.
" Sevgilim, şuramda bir ağrı. Bir taş. Bir yangın. Bir yara izi. Bir yanık. Kalbim kalbinin kulu. Sevgilim, gözlerinde bir tanrı, bir şeytan, cennet, cehennem, gözlerinde araf, haviye, lezâ. Sevgilim sen, incir dalından ittin beni. "