Şimdi bilemiyorum.
Yirmili yaşlarımda birçok konuda teoriler öne sürer ve bunları kesinlikle diye başlayan heyecanlı cümlelerle savunurdum.
Şimdi kesinlikle sözünü kesinlikle kullanmıyorum. Çünkü dünyada her şeyin görece olduğunu, hiçbir şeyin kesin sayılamayacağını öğrendim.
Okumuşlarla halk arasındaki uçurum, pozitivizmle klasik gelenek arasındaki uçurumdur.
Hepimiz pozitivizmi ideoloji olarak benimsemiş bir eğitim sisteminin ürünleriyiz.
Günümüzde Türkiye'de bulunan bütün modern entelektüel akımların kaynağında pozitivizm vardır.
Türkiye’de önce modern sonra pozitivist, önce materyalist veya sosyalist sonra pozitivist, önce islamcı sonra pozitivist, önce milliyetçi sonra pozitivist olunmaz; tam tersine önce pozitivist sonra "modern", önce pozitivist sonra "materyalist", önce pozitivist sonra "milliyetçi", "batıcı" olunur. Çünkü pozitivizm gelenekten kopmanın biricik aracıdır.
Kitaplar kadınlara, kadınlar şehirlere benzerler. Önemli olan satır araları ve ara sokaklardır. "Eğer bir kitabı okurken satır aralarından kulaklarınıza metafizik fısıltılar gelmiyorsa bilin ki yazar ahmak bir yazardır" der Car
Sen "Sık sık tövbe ediyor, fakat tövbemi bozuyorum!" diyerek ümitsizliğe kapılma! Çünkü hasta, bir nefeslik bile canı kaldıkça hep kurtulup şifa bulmayı umar.
Şimdi sana sorayım: Mahşerde yüzbin veya daha fazla kişi karşına dikilip senden alacağını istediğinde senin hâlin nice olur?
Sen onlardan bazılarının malını almışsın, bazılarının namusunu kirletmişsin, bazılarına daha başka haksızlıklar yapmışsın...