Edip Cansever, Alev Ebüzziya’ya mektup yazar;
✨”İnsanın hayatı, insanın hayalidir”✨ diyor Gide. Bir bakıma doğru. Ya da “doğru” demem için bir yığın sebep olmalı. Bir mahkûma, “bugün asılacaksın, fakat...” deseler, buradaki fakat kelimesi bir af bildirisi gibi gelir ona. Saatimin akrebi on ikiyi çoktan döndü. Birlerle, ikilerle flört ediyor şimdi. Dışarısı loş, gri, kasvetli. Arada yağmur yağıyor. “Arada yağmur yağmur yağıyor”u binlerce geçiriyorum kafamdan. Ama olmuyor işte, yıkanası bir yüreğim yok bugün. Neden mi? Ve her yerde birden oluyorsun sanki. Ya da ben her yerde karşına çıkıyorum. Duvarlara, tahta perdelere, eski taş binalara, hatta gökyüzüne, denizlere yapıştırılmış afişlere benzetiyorum kendimi Nâzim’ın bir şiirinde geçer hani, “İkinci bir insan gibi yaşıyorsun içimde.” Ben de şöyle söylüyorum: Ben sende doğayı buldum. Pazartesileri çok seviyorum. İki sebebi var bunun. Birincisi, senden mektup alabileceğimi düşünmek. ikincisi, İstanbul’dan Pazartesi günü ayrıldığın için, Pazartesi günleri bir gün geri döneceğini çağrıştırıyor bana. Seninle aynı şehirde yaşadığımı bilmek. Bunu taşıyan bütün Pazartesiler. Bir plaktan söz açmıştım sana. Carl Orff’ un Carmina Burana’sıymış. Geçen gün bir daha dinledim, yeniden sevdim. Mistik, biraz Bizans kokan, yer yer operet atmosferi ve öfke. Büyük bir yapıt değil belki ama çok güzel.
İSHAK - Cemil. CEMİL- Hi? İSHAK - Kızdın bana? CEMİL - Yok.. Kızmadım İshak.. Korkuyorum. İSHAK - Niye korkisin? CEMİL - Ölümden İshak... İSHAK - Korkma ula, beni öldürmeyecekler, mektup yazdık ya! CEMİL - Ya beni? İSHAK - Seni? Sen de mi? CEMİL - Ya. ISHAK - E, sen de mektup yaz... Sayın cumhurbaşkani iyi adamdır, seni de affeder! CEMİL - Senin sayın cumhurbaskanın beni affetmez. İSHAK - Aha, siz böylesiniz işte! adam affedecek, sen istemisin! CEMİL - Tamam İshak, çagir su gardiyani hadi! Dışari seslendi İshak... İSHAK - Gardiyaaan! Ula Gardiyaaan!
Reklam
ALPERT EINSTEIN'IN T.C.ne YAZDIĞI MEKTUP
1933 tarihinde Alman 40 tane bilim adamı ,proförserler ve doktorların içinde bulunduğu Türkiyede görev yapmak için başvuruda bulunurlar. Alpert Einstein İsmet İnönüye bu mektubu göndermiş ve onları kabul etmelerini bilimde fayda sağlayacaklarını söylemiş.Atatürk'ün ya da Atam'ın döneminde bilim adamları gelmek için can atarken şimdi ise ülkemizdeki bilim adamları gitmek için can atıyolar.ALMANYA BİZİ KISKANIYOR.Atam bu talebi reddetmiş çünkü Yahudilerle arada mesafe olsun iştemiş.Şimdi Yahudilerden gelen mallar var ve ticaret var.Bilmem anlatabildim mi?
400 syf.
·
Not rated
Franz Kafka, Prag'da bir dost meclisinde tanıştığı gazeteci Milena Jesenská'dan öykülerini Çekçe'ye çevirmesini ister. Kafka ile Milena'nın yollarını kesişmesine neden olan bu dilek, bir ilişkinin başlangıcı, Milena'ya Mektuplar başlığı altında toplanan bu yazışmalarsa kısıtlı bir iletişimin tek aracı olacaktır. Milena'ya Mektuplar eşi benzeri olmayan bir kitap, mektuplara örülmüş bir aşk romanıdır. Kafka'nın Milena'ya Nisan 1920 tarihli ilk mektubunda yağmurlu bir günden söz ederek deyiş yerindeyse bir roman tadında başlattığı bu yazışmalar, yazarın ölümünden kısa bir süre öncesine değin süregiderken, ümitsizliğin, çaresizliğin ve tıkanışın anlatımına dönüşür. Çünkü Kafka'nın da dediği üzere, Mektup yazmak, hayaletlerin önünde soyunmak demektir, ki onlar da aç kurtlar gibi bunu bekler zaten. Yazıya dökülen öpücükler yerlerine ulaşmaz, hayaletler yolda içip bitirir onları
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202355k okunma
Ben anladım seni yorma kendini
Rainer Maria Rilke genç bir şaire mektup yazıyordu: "Diyelim bir tutukevindesiniz de duvarlar dış dünyanın seslerinden hiçbirini içeri koyvermiyor, duygularınız tarafından algılanmasını önlüyor bunların. Böyle bir durumda bile çocukluğunuz, bu harikulade, bu krallara yaraşır zenginlik, bu anımsamaların hazinesi hâlâ sizin içinizde değil midir? Dikkatinizi bu hazineye yöneltiniz. Bu uzak geçmişe gömülmüş heyecanları çekip çıkarınız gün ışığına; böylelikle kişiliğiniz sağlamlaşacak, yalnızlığınız açılıp yayılarak loş bir eve dönüşecek ve başkalarının gürültüsü bu evin uzağından geçip gidecektir...". Müzisyen, yazar ya da ressam değilseniz yalnız geçirdiğiniz zamanı renklendirmek için paranızı sayabilirsiniz. Meteliksizseniz saç tellerinizi sayın...
Sayfa 117Kitabı okudu
"beni güzel hatırla! bunlar son satırlar... farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından ya da bir yağmur sel oldum sokağında sonra toprak çekti suyu... kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için. uyandın ve ben bittim... beni güzel hatırla! çünkü; sevdim seni ben, herşeyini... sana sırdaş oldum, dost oldum, koynumda
Reklam
2 ay... Yalnızca 2 ay.
Bugün 15 Nisan pazartesi. Dün yurda geldim. Ve dün, evden yurda son gelişimdi, evden yurda son yolculuğumdu. İlk kez bu kadar garip hislerle adım attım bu yurdun bahçesine. İlk kez yurda farklı bir gözle baktım. Sanki yıllar geçmiş de yeniden gelmişim gibi. Biliyorum ki 2 ay sonra sınava girdiğimde birçok şey bitmiş olacak. Ve o zaman da içimde,
Ahh Poyraz Karayel
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım.
Sayfa 383 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
111 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.