Özal (II)
ANAP, referandumda başarılı bir sonuç almıştı, ancak bu sonucun tamamını partisine kanalize etmesi mümkün değildi. O yüzden, seçimler öncesinde işini sağlama almak ve seçimi garantilemek için, büyük partinin lehine olmak üzere seçim sistemi üzerinde değişikliklere gitti. Bu bağlamda, çoğunluk partisini kayıran üst barajlar (kontenjan) öngörülmüş,
Sayfa 199Kitabı okudu
SELEFİLİK ve SELEFİYE...
Selefîlik/Selefiyye, itikadî konularda Kur’an ve Sünnet’in lafzına bağlı olan ve te’vili kabul etmeyen, gelenek ve mezhep karşıtı bir ekoldür. Selefîlik, İbn Teymiyye eliyle kurulmuş olup Vehhâbîler eliyle Suudi Arabistan’da devletleştiği gibi “Yeni Selefîlik” diye aynı çizginin farklı tonlarda devamı söz konusudur.
Selefîliğin kurucusu,
Sayfa 14 - 15,16,17,18,19 Kazım Albay, Aylık/Baran Fikir ve Aksiyon Gazetesi, Ocak2023, İkinci Devre, Sayı 11Kitabı okudu
ASTRONOTLARIN KAS KAYBI
Astronotlar uzaydayken vücutları muazzam bir baskı ve zorlanma altında kalır. Uzay uçuşunun zihinsel stresinin yanı sıra, astronotlar radyasyona ve ağırlıksızlığın etkilerine maruz kalırlar. Ayrıca kas kaybı da önemli bir sorundur. Kas atrofisi olarak da bilinen bu durum astronotun alt bacak, kalça, sırt ve boynundaki yumuşak dokuları ve kuadriseps kaslarını etkiler. Bu kaslar genellikle yerçekimi kuvvetine karşı çalışır ancak bunlara ağırlıksız bir ortamda aynı derecede ihtiyaç duyulmazlar, böylece zayıflar ve bozulurlar.
Sadece 5 ila 11 gün süren bir uzay uçuşu yüzde 20'lik bir kas kaybına neden olurken, bu oran uzayda altı ay geçirdikten sonra yüzde 40'a çıkmaktadır. Bu nedenle astronotların her gün iki saatten fazla güç egzersizleri yapmaları ve Dünya'ya döndüklerinde yeniden yürümeyi öğrenmeleri gerekiyor. Örneğin NASA'dan Scott Kelly, 2015 ve 2016 yıllarında Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (UUİ) 340 gün geçirdi ve döndükten sonra bacakları jöleden yapılmış gibi görünüyordu. Drew Feustel 2018'de uzayda 197 gün geçirdi ve Twitter'da ileri doğru yürümekte zorlanırken dengesiz adımlarını gösteren bir video yayınladı.
Sayfa 35Kitabı okudu
3 MAYIS HADİSESİNİN GELİŞMELERİ
Atsız, mahkeme kapısından çıkarken tutuklanmış ve İstanbul'a götürülmüştür. Zanlılar Sansaryan Han'ında bulunan Emniyet Müdürlüğü'nde tutulmuşlardır. Toplu tutuklamalar kamuoyuna 18 Mayıs tarihinde açıklanmış, 19 Mayıs tarihli gazetelerde haber olarak çıkmıştır. Cumhurbaşkanı 19 Mayıs vesilesiyle
21. yüzyılın yapay zeka, büyük veri ve gelecek gibi yaygın film izlekleri arasında bunlarla çoğunlukla çakışan bir konu daha var: Gözetim. Sayıya vurursak, bütün bir 20. yüzyıl boyunca çekilen gözetim konulu filmlerin sayısı, 21. yüzyılın daha ilk 20 yılındakinden bile daha az. Geçen yüzyılın gözetim filmlerinin üçte biri, zaten yalnızca
Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi; günümüzde kapsamlı bir yasal çerçeveye kavuşmuş olsa da, kadınlar için en tehlikeli yer hala evleridir. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından hazırlanan ''Kadınların ve Kız Çocuklarının Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ölümleri'' isimli 2018 yılı raporundaki veriler dehşet verici boyuttadır. BM Raporu'na göre; 2017 yılında 87.000 kadın öldürülmüştür, 50.000’inin katili ise eşleri, sevgilileri ya da aile üyeleridir. Bir diğer ifadeyle; her gün 137 kadın ev içi şiddet sonucu katledilmiştir.44 En güvenli olması gereken ''ev'' kadınların en tedirgin, en güvensiz hissettikleri yer haline gelmiştir. Dünya genelindeki oranlara bakıldığında ise; 2017 yılında Asya'da 20.000, Afrika'da 19.000, Amerika'da 8000, Avrupa'da 3000 ve Okyanusya'da 300 kadın cinayeti tespit edilmiştir.45 Bu sayıların içinde sadece eşleri ve partnerleri tarafından öldürülen kadınların sayısı ise şöyledir: Asya ve Afrika'da 11.000, Amerika'da 6000, Avrupa'da 2000 ve Okyanusya'da 200.46
