buradaşuanadekyazmışolduğumincelemelerarasındakibuenuzunincelememiokuyanherkeseşimdidenteşekkürler
(ben olsam uzun demez okurdum. kendim yazdım diye demiyorum. valla. bak yemin ettim. lol.)
okumuş olduğum bu kitap floridadaki ringling kolejinde mimarlık, sanat ve
Atatürk'ün tabutu Taut'un katafalkında 20 Kasım 1938 tarihinde bütün gün ve gece boyunca kaldı ve tıpkı 16-19 Kasım tarihleri arasında Dolmabahçe Sarayı'nda olduğu gibi, tabutu Türk ulusunun ziyaretine açıktı. Atatürk' ün devlet cenaze töreni 21 Kasım sabahı, saat 9:30' da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar ve diğer milletvekillerinin katılımıyla yapıldı. İlk olarak, tabut katafalktan alınarak tekrar top arabasına yüklendi. Daha sonra İngiliz, Alman, Rus, Yunan, İranlı ve Yugoslav şeref kıtaları, bu sırayla geçerek resmi bir biçimde tabutu selamladı. 34 dost ülkenin temsilcileri (büyükelçiler, maslahatgüzarlar, ataşeler ve diğer diplomatlar) selamlama törenini caddenin karşısından, Ankara Palas Oteli merdivenlerinden izledi.
Taut'un katafalkı, tıpkı Dolmabahçe katafalkı gibi, bir platformdan ibaretti; Atatürk'ün bayrağa sarılı tabutunun konduğu bu platform bu kez yerden 2 m kadar yüksekteydi ve çevresinde yine dört general ve iki er nöbet tutuyordu. Platformun üzerinde dikey olarak asılan devasa boyutta ikinci bir Türk bayrağı onu gölgede bırakıyordu.
Atatürk'ün tabutunu İzmit'ten alan tren Ankara tren garına 20 Kasım 1938 günü sabah saat 10:00 sularında vardı ve resmi bir temsil heyeti tarafından karşılandı. İstanbul'da olduğu gibi, tabut daha sonra, izleyenlerin görebilmesi için bir top arabası üzerinde, geçit töreniyle taşındı. Bu tören alayı İstanbul'dakinden bile daha yavaş yol aldı; muhtemelen alınacak mesafe belirgin bir şekilde daha kısa olduğu için, saatte ancak yaklaşık 1,46 km hızla gidildi. Tabutun Ankara tren garından neredeyse 1 km' den daha az bir mesafedeki, Ulus semtinde bulunan TBMM binasının önünde kurulmuş Bruno Taut tasarımı olan katafalka gitmesi toplam 41 dakika (saat 10:32'den 11:23'e) sürdü.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün hemen ardından, on bir gün sonra Ankara'da gerçekleşmesi planlanan resmi cenaze töreni için hazırlıklar başladı. Törenin mimari açıdan odak noktasını teşkil edecek katafalkın tasarımı ünlü Alman modernist mimar Bruno Taut'a sipariş edildi. Bu arada Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda
Türkiye'nin yakın tarih alanındaki tabularından biri, belki den başlıcası Nutuk'tur.
15-20 Ekim 1927 günlerinde Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal tarafindan CHP Kongresi'nde okunan Nutuk, Kongre GenelKurulu tarafından "tamamen ve harfiyen tasvip edilmiş". böyleceTek Parti'nin tek "temel eseri" ilan
halkmüreffeh,müstakil,zenginolmakistiyor. komşularınınrefahınıgördüğühaldefakirolmakpekağırdır.
-ön bilgi-
-18 eylül 1922de türk ordularının kesin zaferi ile sonuçlanan büyük taarruz sonrası milli mücadelenin/kurtuluş savaşının silahlı mücadelesi itilaf devletlerinin tbmmye
7 Kasım 1938 Salı günü saat 12:20'de Dr. Mehmet Kamil Berk tarafından üçüncü karın ponksiyonu yapılır. Aynı gece saat 2:00 den sonra hafif bir unutkanlık başlamış, dört saat sürmüştü. Sabah sakindir. 8 Kasım 1938 akşamı kötüleşmeye başlar, yatağın ortasında iki elini yanlarına dayamış oturuyor ve mütemadiyen öğürerek "Allah kahretsin" diye söyleniyordu. Hizmetlilerin tuttukları tasa koyu kahverengi bir mayi (pıhtılaşmış kan) çıkarıyordu. Nöbetçi Dr. Abravaya Marmaralı ve Dr. Neşet Ömer İrdelp bir taraftan buz parçaları yutturulurken, bazı ilâçlar da enjekte ediliyordu.
Bir aralık tuvalet masası üzerindeki saate bakar. "Saat kaç" diye sorar,
"Yedi" diye cevap verilmesine karşın ayni suali birkaç kez daha sorar, yatağına yatırılır. Hasan Rıza Soyak:
"Biraz rahat ettiniz değil mi efendim?" diye sorar
"Evet" cevabından sonra Dr. Neşet Ömer İrdelp ;
"Dilinizi çıkarır mısınız efendim?" der.
Dilini ancak yarısına kadar çıkarır. Dr. Neşet Ömer İrdelp tekrar seslenir. "Lütfen biraz daha uzatınız".
Fakat artık söyleneni anlamıyordu dilini uzatacağı yerde tamamen çeker, başını biraz sağa çevirerek Dr. Neşet Ömer İrdelp'e dikkatle bakar ve "Aleykümesselâm" der. Son sözü bu olur ve ponksiyondan 30 saat sonra komaya girer. 8 Kasım 1938 günü 19:00 da başlayan koma gittikçe ağırlaşarak 10 kasım 1938 günü saat 9:05 geçe ölüm anına kadar devam etmiştir.
7 Kasım 1938 Salı sabahı, doktorlardan daha fazla dayanamayacağından sıvının derhal alınmasını kati bir lisanla ister.
Dr. Nihat Reşad Belger'e ;
"Doktor karnından bu suyu çekmek zamanı geldi; çünkü bu mayi benim nefesime dokunuyor. Soluk almamı güçleştiriyor. Bunu çekip alın" der. Doktorlar hiç değilse 24 saat geciktirmek için Dr. Mim Kemal Öke'nin sarayda olmadığını o saatte Gülhane'de talebelerine ders vermekte olduğunu bu işlemin ertesi güne ertelenmesini rica ederler. Fakat Atatürk; "İşte doktor Mehmet Kamil Bey var zaten bu işi en iyi beceren de o imiş, o yapsın" diye diretir Doktorlar hazırlık yapmak için odadan çıktıktan sonra kaşlarını çatar, hiddetli bir sesle;
"Niçin tereddüt ediyorlar… olacak olur!" Karnını işaret ederek;
"Bu insuportable'dur" der. Üçüncü karın ponksiyonu aynı gün saat 12:20'de Dr. Mehmet Kamil Berk tarafından yapılır. Atatürk karında biriken sıvının hepsinin çekilmesini ısrarla emretmektedir.
Doktorlara: "Kaç litre var ? Sayın!" diyordu.
Dr. Nihat Reşad Belger her yarım litreyi bir sayarak "on iki litre" der. Hakikatte 6 litre sıvı boşaltılmıştı.