21. yüzyılda biz bu soruyu niye sormuyoruz?
"Niçin ahlaklı olmalıyım?" İşte, on ikinci yüzyıl rasyonalistlerinin, on altıncı yüzyıl filozoflannın, on sekizinci yüzyıl filozof ve devrimcilerinin kendilerine sordukları soru.
Fiziksel varlık gösteren topluluklar sanal toplulukların, en azından yakın gelecekte aşık atamayacağı bir derinliğe sahip. İsrail'deki evimde hastalanıp yatağa düşersem Kaliforniya'daki çevrimiçi arkadaşlarım benimle sohbet edebilir ama bana bir tas çorba ya da bir bardak çay getiremezler. İnsanların bedenleri var. Teknoloji bu son yüzyılda bizi bedenlerimizden uzaklaştırmaya başladı. Aldığımız kokuları ve tatları dikkate alma yetimizi yitirir olduk. Bunlar yerine akıllı telefonlarımıza ve bilgisayarlarımıza gömülmüş durumdayız. Siber âlemde ne olup bittiği, oturduğumuz sokakta ne olup bittiğinden daha çok ilgimizi çekiyor. Artık İsviçre'deki kuzenimle çok daha rahat konuşabiliyorum ama kahvaltı ederken eşimle sohbet etmem zorlaştı çünkü kafasını telefonundan kaldırıp bana baktığı yok.'
Reklam
21. yüzyılda insanlar tanrısal özellikler kazanacak olabilir ama 2018 itibarıyla halen Taş Devri'nden kalma hayvanlarız. Büyüyüp serpilmek için yakın olduğumuz topluluklara tutunmaya hâlâ ihtiyaç duyuyoruz. İnsanlar milyonlarca yıldır birkaç düzine üyeyi aşmayan küçük nüfuslu gruplar halinde yaşamaya uyum sağlamış. Facebook'taki arkadaş sayımızla ne kadar övünsek de çoğumuz için 150 kişiden fazlasıyla gerçekten haşır neşir olabilmek pek mümkün görünmüyor.4 Bu gruplar olmadan insanlar yalnız ve dışlanmış hissediyor. Ne yazık ki son iki yüz yıldır sağlam bağları olan topluluklar gerçekten de dağılmaya başladı. Birbirini gerçekten tanıyan küçük grupların yerine millet ve siyasi parti üyelerinin oluşturduğu hayali topluluklar koyma girişimlerinin bütünüyle başarılı olduğu görülmüş şey değil. Ulusal ailenizdekiler dahil milyonlarca kardeş veya Komünist Parti üyesi milyonlarca yoldaş tek bir gerçek kardeşin ya da arkadaşın sağladığı sıcaklığı, samimiyeti sunamaz. Dolayısıyla insanlar her zamankinden daha bağlantılı bir gezegende her zamankinden daha yalnız hayatlar yaşıyor. Çağımızın pek çok toplumsal ve siyasi parçalanması da bu nahoş durumla ilişkilendirilebilir."
Kulağımıza Yakışık Küpe Bulduk Elhamdülillah.
" En güzel vasıflar Allah'ındır. " - Tahâ Sûresi 8. Âyet Biz bir insanı, bir şeyi neden seviyoruz ? Vasfı güzel olduğu için sevmiyor muyuz ? Vasıfların en güzelleri Allah'ta. Bu ayeti kerimeden, idraki olan hemen anlar ki en çok sevilmesi gereken Allah'tır. Çünkü her şeyin en güzeli Allah'ta. Her şeyin en güzelinin sahibi Allahtır.
“70'lerde olsak bir sürü plak alırdım sana, 80'lerde açık hava sinemasına götürür, izledikten sonra muhallebi ısmarlardım, 90'larda mahallenin bütün güzel misketlerini kazanır dökerdim avuçlarına, 21. yüzyılda nasıl sevilir inan ki bilmiyorum, içim ısınmadı bu yüzyıla, bağışla..”
Sınıf kini
Sınıf kini çoğunlukla sınıf kini olarak ifade edilmez. Her şeyin altındaki sınıf kini, kültür unsurlarının dolayımıyla görünür olmaktadır. Süreğen ve derinleşmiş eşitsizlik koşullarında devamlı üretilen ve büyüyen sınıf kini, eşkal değiştirerek kimliğin çeşitli kisveleriyle ortaya çıkmaktadır. Asgari ücretle çalışan inşaat işçisi, sınıf kinini
Sayfa 164 - Bulut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.