Megasonik Siklon

Sabitlenmiş gönderi
Kış bitti. Geriye uzun yalnız yürüyüşler, onlarca duygu, cesur yüzleşmeler, birkaç damla yağmur, coşkun deniz, bolca yazı, bir-iki dost, civciv kediler, bezgin antrenmanlar, aşkın ışıklar ve dionysyak müzikler kaldı. Bunların daha fazlası için yeni kışı bekleyeceğim. Yazdansa tek dileğim; beni rahat bırakması.
Reklam

Reader Follow Recommendations

See All
Bize benzemeyen bazı insanlar var. Bizim duymadığımız sesleri duyuyorlar, bizim görmediğimiz renkleri görüyorlar, bizim bilmediğimiz cümleleri biliyorlar. Bir boşluğa ellerini sokuyorlar ve oradan sesler, renkler, cümleler çıkarıyorlar. Kendisi de sihrin parçası olan bir sihirbaz gibi. Sonra o boşluktan çıkardıklarını yan yana diziyorlar. Onların büyük bir boşluktan bulup getirdikleriyle bir bakıyoruz bizim hayatımızın küçük boşlukları doluyor. Anlamsızlıklarımız anlam kazanıyor. Sanki ölümlü bir fani olduğumuz gerçeğinin varlığımıza eklediği o kurt yeniği gibi girintili çıkıntılı eksiklikleri tamamlayabilmemiz için gönderiliyor onlar. Özel görevliler gibi. Görünüşleri bizim gibi ama ruhları, halleri, duyguları, düşünce biçimleri çok daha değişik. Bizim için önemli olanlar onlar için önemli değil. Bir yanlarıyla sanki bir başka âlemde yaşıyorlar.
Sayfa 91 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
. . . kimileri de belirli kuruntular onların tüm varlıkları üzerine ışık selleri akıttığı için son derece çekicidirler: örneğin doğuştan Tanrı'nın oğlu olduğunu kabul eden ve bu yüzden kendini masum hisseden Hıristiyanlığın ünlü kurucusunda rastlanır bu duruma; böylece bir kuruntu sayesinde – ki çok katı yargılamamak gerek bunu, tüm bir antikçağ tanrının oğulları kaynamaktadır ne de olsa – aynı hedefe ulaşmıştır: Şimdi bilim sayesinde herkesin elde edebileceği tamamen masum olma, tamamen sorumsuz olma duygusuna.
Sayfa 113 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hıristiyan münzeviliği ve azizliği üzerine
Azizin ne olduğu değil, aziz-olmayanların gözünde ne anlam taşıdığıdır ona dünya-tarihsel değerini kazandıran. Onun hakkında yanılgıya düştüklerinden, onun ruhsal durumlarını yanlış yorumladıklarından ve onu kesinlikle kıyaslanamaz ve yabancı türden insanüstü bir şey olarak kendilerinden olabildiğince güçlü bir biçimde ayırdıklarından dolayıdır ki: tüm halkların, tüm çağların hayal gücüne hükmedebildiği olağanüstü gücünü elde etmiştir aziz. O kendini tanımamıştır; kendi ruh hallerinin, eğilimlerinin, eylemlerinin el yazısını, Kitâb-ı Mukaddes'in pnömatik yorumu kadar abartılı ve yapay olan bir yorum sanatına göre okumuştur. Doğasındaki eciş bücüş ve hastalıklı yan, tinsel yoksulluk, vicdan rahatsızlığı, mahvedilmiş sağlık, aşırı gergin sinirlerle bir arada kendisinin de, onu seyredenlerin de bakışlarından gizlenmiştir. Özellikle iyi bir insan değildi, özellikle bilge bir insan hiç değildi: ama insani ölçülerde iyiliğin ve bilgeliğin ötesine uzanan bir şey imliyordu. Ona İnanmak, tanrısal ve mucizevi olana, tüm varoluşun dinsel bir anlamına, gelecekteki bir kıyamet gününe duyulan inancı destekliyordu. Hıristiyan halkların üzerinde ışıldayan bir kıyamet-güneşinin akşam parıltısında, azizin gölgesi müthiş büyümüştü, öyle bir yüksekliğe ulaşmıştı ki bu gölge, artık tanrıya inanmayan çağımızda bile, azizlere inanan yeterince düşünür bulunmaktadır hala.
Sayfa 112 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hıristiyan münzeviliği ve azizliği üzerine
Tüm doğal duygular çemberi yüz kez dolanılmıştır, ruh yorgun düşmüştür kendisinden: bunun üzerine aziz ve münzevi yeni bir yaşam uyarıcısı türü buldular. Kendilerini herkesin gözünün önüne serdiler, çoğunluğun taklit etmesi için değil aslında, dünya ile dünyaüstü arasındaki sınırda sahnelenen, o zamanlar herkesin kâh cennet ışıklarını, kâh tekinsiz, derinliklerden gelen alev yalımlarını gördüğünü sandığı ürpertici ve yine de hayranlık verici bir oyun olarak. Azizin, dünyadaki kısa yaşamın her bakımdan korkunç anlamına, sonsuz yeni yaşam doğrultuları hakkındaki son karara dikili gözleri, yarı yarıya yok edilmiş bir bedendeki bu aşağılayıcı göz, eski dünyanın insanlarını iliklerine kadar titretti; bakmak, ürpererek bakışını çevirmek, oyunun çekiciliğini yeniden duyumsamak, ona teslim olmak, kendini onda doyurmak, ruh akkor haline gelip, buz tutarak sarsılıncaya dek, – hayvan ve insan dövüşlerini seyretmeyi bile kanıksamış antikçağın bulduğu son eğlence buydu.
Sayfa 110 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Hıristiyan münzeviliği ve azizliği üzerine
İnsanların kaçınılmaz-doğal olanı kötü olarak tanımlamakla ve daha sonra da hep böyle duyumsamakla nasıl daha kötü oldukları, kolaylıkla görülebilir. İnsanı doğası gereği kötü ve günahkar olarak görmek isteyen, doğayı onun gözünde kuşkulu kılıp, onun kendisini de kötü yapan dinin ve metafizikçilerin marifetidir bu: çünkü üstündeki doğa giysisini çıkaramadığı için kendisini kötü olarak duyumsamayı öğrenir böylece. Yavaş yavaş doğallığın içindeki uzun bir yaşamda, günahların bu yükü altında ezildiğini, bu yükü kaldırabilmek için doğaüstü güçlerin gerekli olduğunu hisseder; böylelikle daha önce sözü edilen ve gerçek değil, sadece kurmaca bir günahkarlığa düşen kurtuluş gereksinimi sahneye çıkar. Hıristiyanlığın ilk belgelerindeki ahlaksal düzenlemeler tek tek tarandığında, her yerde bu taleplerin, insan onları karşılayamasın diye aşırıya vardırıldığı görülecektir; bununla amaçlanan, insanın daha ahlaklı olması değil, kendini olabildiğince günahkâr hissetmesidir.
Sayfa 109 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Doğal olandan duyulan acı, şeylerin gerçekliğinde tamamen temelsizdir: sadece şeyler hakkındaki görüşlerin bir ürünüdür.
Sayfa 109 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
3,537 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.