Temmuz 1974'de College at Fredonia, Friderike Zweig'ın kızları Suzanne Hoeller ve Elizabeth Stoerk'den, annelerinin saklamış olduğu ve o güne kadar hiç yayımlanmamış 670 mektubu devralır. Bunların içinde "a sealed envelope", kızlar yaşadığı sürece açılmayacak mühürlü küçük bir paket de vardır. Suzanne (1986'da) ve
Gökyay, 23 Nisan 1944’te bir mektup daha kaleme almıştır. Atsız’a şunları yazmıştır: “Saydığın bazı isimlerin vekâlet emrine alınmasının doğru olmadığını öğrendim. Sen altın yumurtlayan bir tavuğun bütün altınlarını almak için tavuğu kesen kimseye benziyorsun. İlk mektubun tesirini ikincisinde yarıdan çok kaybetmiş gibiydin. Eğer teşvik görüyor ve beğeniliyorsan bunlardan bazıları kendi şahsî ihtirasları için menfaat gördüklerindendir, yoksa inandıklarından değildir. Sen ateşli, heyecanlı ve temkinli olacaktın. Saydıklarını daha evvel de neşrettin. … Sen önde bir bayrak taşıyorsun ve civarında biriken seyircileri arkandan geliyorlar sanıyorsun. … Sabahattin Ali dava etti. Sen vatan haini dediğin için mahkûm olacaksın, bu ne acı bir şeydir. Hırsıza hırsız, or*spuya or*spu deme yasak olduğunu bilirsin, bizim memlekette. Bundan çok üzülüyorum. Senin ifratlarına çok kızıyorum. …. Şu veya bu fikri çürütmek için son kurşunu ilk seferde atmamak lazımdır, diyorum. Aldığın tebrikler ve telgraflar bu neticeden dolayı sana teselli vermeyecektir. Yoksa ben de gazan mübarek olsun der, sevinirdim.
Sayfa 103 - Ötüken Neşriyat - Orhan Şaik Gökyay ve Irkçılık-Turancılık DavasıKitabı okudu
Hataylılar, ertesi sabah Türk parasını kullanmak üzere uyanıyorlar. Bütün bunlar, özlenen amaca doğru atılmışşa dımlar. Sonunda 23 Haziran 1939 günü geliyor. Hatay Meclisi heye-c anlı bir oturumla Anavatan'a katılma kararı alıyor Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin H atay'ı ilhak etmesine dair kanunun kabulünden sonra ş enlik lerle 23 Temmuz 1939 tarihinde Hatay, a rdında on dokuz y ıl süren uzaklığı bırakıyor. Remziye Kayacan bunu ş öyle dile getiriyor: ~navatana ka-v uştuğumuzda üç gün üç gece ş enlikler y apıldı. Anavatana k avuşmamızın üstünden neredeyse elli yıl geçti. F otoğraflar bile s arardı, k enarları k ıvrıl d ı, örselendi. K avaslı çayından a ldığımız ordumuzun, tüfekleri çiçekli Tu-nuslu, Cezayirli askerlerin ve bir Atatürk özleyen on beş yaşındaki Tunuslu kızın görüntüleri ve benim onları düşündüğümde duyduğum coşku eski-mek bilmiyor:'
Allah'ım bütün günahlarımdan sana sığınıyorum. Sana layıkıyla kulluk yapamadığım için Tevbe ediyorum. Nasuh bir Tevbe olarak kabul eyle Allah'ım.
Hz. Adem ve diğer peygamberler gibi Tevbe ediyorum. Sen onların zor zamanlarında nasıl yardım edip sahip çıktıysan bu aciz ve zavallı kuluna da yardım et ve sahip çık Allah'ınm. Tevbemi kabul buyur.
Bana gönderdiğin ezelî ve ebedî mektup olan ve benim kullanma kılavuzum olan
Kur'an -ı Kerim'i layıkıyla okuyup anlayamadığıma Tevbe ediyorum.
Dünyada ırkçılık,savaş, fitne, boşanmalar, zulüm ve taht kavgaları hat safhada. Böyle bir dünyada yapayalnızım. Yalnızlpk oysa Allah'a mahsustur derler. Bu çaresizligimden sana sığınırım. Halimi sana şikâyet ediyorum ve Tevbe ediyorum.
Peygamberimiz ve arkadaşları 23 senede Asr-ı Saadeti getirmiştir. Arapları ilk kez bir cihan devleti yapmıştır. Ama bugün bizler bir varlık gösteremiyoruz.FİLİSTİN yanıyor. Söndüremiyoruz. Mescid-i Aksa ' ya giremiyoruz. Ruhen Mi'raca yükselemiyoruz. Bu çaresizligimden sana sığınırım Allah'ım.
Tıpkı Tâlut ve Davud gibi Câlut kafirine haddini bildirdikleri gibi Filistin'i kana bulayan sözde Yahudi ve siyonistlere haddini bildiremedigimz için sana sığınırım ve Tevbe ediyorum. Tevbemi Nasuh bir Tevbe olarak kabul eyle Allah'ım.
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu
1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"