Hayatımın en zor günlerinde bana arkadaşlık ettiğin için çok teşekkür ederim Yaşar KEMAL. Seni bitirmeyi hiç de istemedim aslına bakarsan. Kitap okumaktan daha fazlası idi benim yaptığım eylem. Sanki yeni baştan bir kitap yazmaktı, gözyaşlarım kelimelerin üzerine damlarken ben de kendi hikayemi yazıyordum. Ahmet Kaya'nın dediği gibi içimde ölüyordu biri her satırda, üzerime korkular salan biri vardı heran bambaşka biçimde intihar'ın acımasız korkusunu atamıyordum içimden. En çok intihardan korkuyordum, her gün kulağımda bir ses ile uyanıp; karnımdaki derin çok derin yarayı hissediyordum. Beş dakika sonra emin oluyordum o ben değildim. O ben değildim... Usulca uzanıp yastığımın altındaki kitabı alıp birkaç sayfa okuduktan sonra tekrar olduğu yere bırakıp uyumaya her şeyi unutmaya çalıyordum. Otuz altı gün sonra sabah ağlayarak "intihar" kelimesini telaffuz ettim, aslında kabul ettim. Bu kitap amacının çok dışına çıktı kitap olmaktan çokça uzaklaştı. Dost gibi idi o bana bambaşka şeyler anlattı, ben ona hiç kimseye anlatamadıklarimi hüngür hüngür ağlayarak anlattım. İtiraf ediyorum, ben zengin çocuğuyum ben de çok çalmışım.. Öyle Zilo, Oğuz, Kaya, Muhterem, Ertuğrul, Ali ve nicesi gibi kalbim temiz de değilmiş. Ben bir insanın umutlarını çalmışım. Benim umursamadığım, gülüp geçtiğim şeyler bir insanın umudu nefesi olabilirmiş. Anlamadığım o kadar çok şey varmış ki...(25.11.2018 Saat: 05.00)