Hayvan Çiftliği, her insanın mutlaka okuması ama okurken muhakkak insanların yönetim biçimleriyle zihninde kıyaslamalar yapması gereken bir kitap.
Orwell, hayvanlara öyle karakterler vermiş ki insanların birbirlerini nasıl yönettiğini; yönetebilmek için nasıl sanal düşmanlar, kutsallar, inançlar, suçlular, kahramanlar vs. yarattıklarını ve pek tabi bunları nasıl ince bir şekilde kullandıklarını görebiliyorsunuz.
Özellikle kurgu olarak basit bir hikayesi var gibi görünse de aslında insan toplulukları olarak yaşadıklarımıza derinlemesine bir eleştiri getirdiği çok açık olan Hayvan Çiftliği, bu anlamda türünün belki de tek örneği denebilir. Elbette distopik eserler olan 1984, Fahrenheit 451, Cesur Yeni Dünya gibi eserler aynı türden değerlendiriliyor ancak, tam bir distopya olmasından ziyade; var olan düzene bir ışık tutup aydınlanma sağlayabilme özelliği olması açısından diğerlerinden sanki biraz ayrılıyor.
Dil olarak oldukça sade bir dil seçen yazarın, böylesi bir hikayeyi anlatabilmek için başka da bir seçeneği yoktu aslında; tabi anlatmaya çalıştıklarının daha çok insan tarafından anlaşılması kaygısı açısından.
Özetle, bilmem kaçıncı kez okuduğum Hayvan Çiftliği'nin herkes tarafından okunup değerlendirilmesinin çok yararı olacağı kanaatindeyim.