Deniz Gezmiş'in sayısız tutuklamalarında bütün hukukçuları şaşırtan bir özellik vardır; bütün tutuklamaların sonucu mahkemelerde beraattir. Deniz Gezmiş bu çizgilerden geçerek 12 Mart'a gelmiştir. 12 Mart'ın kendine özgü, hukukla bağlantısı olmayan özel bir yeri vardır. Bu özel konumda Deniz ve arkadaşları TCK'nın 146. maddesi gereğince yargılanmış ve hüküm infaz edilmiştir. 12 Mart'ın mahkeme başkanları ve yargıçları önyargılı ve taraf olan kişilerden olmuştur. İdam hükmünü veren Ankara Sıkıyönetim 1 No'lu Mahkeme Başkanı Ali Elverdi'nin, sonradan bir vesileyle açıkladığı gibi, "Ben hayatımda askeri görevlerin dışında politik görevler de yaptım." sözü bu mahkemelerin niteliğini göstermesi bakımından çok ilginçtir. Ayrıca İstanbul 3 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nin 146. maddeyi uygulamadığından lağvedilmesi de bu dönemin hukuk uygulamasının ne olduğu konusunda insanlara ibret verecek en ilginç olaydır.
Sayfa 185Kitabı okudu
1.      Önce kendinizi sevin. 2.      Güne, sevdiğinizi kucaklayarak başlayın. 3.      Kahvaltıyı sevdiğinizin yatağına götürün. 4.      Birbirinize her ayrılışınızda ‘Seni Seviyorum’ deyin. 5.      Sık sık iltifat edin. • 6.      Aranızdaki farklıkları kabullenin ve takdir edin. 7.      Her günü son gününüzmüş gibi
Reklam
Hüseyin İnan
Ve Hüseyin mahkeme ve dava konusundaki düşüncelerini sorgusunda, açıklamaya devam ediyor: -... 50 yılın bütün hesabını 20 gençten soruyorlar. Bununla da kalmayarak, daha ileri gidiyorlar; üç ayda eşi görülmemiş zamların, vergilerin, hayat pahalılığının ve reformları engelleyen parti ve bakanların üstüne örtü çekilerek, dikkatler bizim
3 MAYIS 1972
3 MAYIS 1972 ÇARŞAMBA... Bir gün önce, 2 Mayıs 1972'de senatodan idam kararları onaylanıp, çıktı. 11 gündür DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN açlık grevini sürdürüyorlar. Greve başladıkları gün, greve gitmelerinin nedenlerini belirten yazılı metni; cezaevi yöneticileri, bütün çabalarımıza karşın bize vermedi. Mamak Askeri Cezaevi'nde kanunsuzluk, asıl; yasallık, istisna olduğundan bu konunun üzerinde fazla durmağa gerek yok sanıyorum. Bu durumda üçü de sözlü olarak, bize; açlık grevine gitmelerinin nedenini şöyle açıkladılar. -Dışardaki gelişmelere bakılırsa, üçümüzün idamı kesin gibi görünüyor. Ayrı ayrı kapatıldığımız hücrelerimizde, Türkiye işçi sınıfı ve halkımız için yapabileceğimiz son eylem, ancak bu olabilir.-
Hoşçakalın!
3 MAYIS 1972 ÇARŞAMBA. Bu tarih; şüphesiz kişisel olarak benim için, özel bir anlam taşımaktadır. Zira; onları en son gördüğüm gün: 3 Mayıs 1972 Çarşamba günüdür. 2 Mayıs'ta senatodan idam kararları çıkınca; savunmayı üstlenen biz 11 avukat, bir mucize dışında, idamların önlenmesinden umudumuzu kesmiştik. Dava süresince üçünü de
Üç Baba 'Üç Acı Yürek'
5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan saniyelerde Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in babaları, sokakları kulaklarında acı çınlamalarla dinlediler. Ankara'da -sokağa çıkma yasağı- vardı. 3-4-5 Mayıs günleri Hüseyin'in babası Hıdır İnan, Deniz'in babası Cemil Gezmiş ve Yusuf'un babası Beşir Aslan, bir gözleri kör edilecekmişcesine, son çırpınışlarıyla bakıyorlardı. Baktıkları her nokta kararmış, infazlar artık kesinleşmişti... Üçü de birbirinden daha az konuşmaya çalışıyordu. Çocuklarının hayat kardeşliği, üç babayı Ankara'da omuz omuza getirmişti. Üçü de halktan insanlardı... 5 Mayıs akşamı, sabah buluşmak üzere vedalaşıp ayrıldılar. O sabah oğulları asılacak üç baba, Ankara'nın karanlık sokaklarına doğru, üç ayrı yöne uzaklaştı. Hıdır İnan bir yakınlarının evinde, Cemil Gezmiş bir otelde kalıyordu. Beşir Aslan'ın evi Ankara'daydı. Sabah otelde buluşacaklardı.
YAN YANA YAŞAMIŞ, YAN YANA ÖLMÜŞLERDİ, AMA YAN YANA GÖMÜLMELERİ ENGELLENDİKitabı okudu
Reklam
84 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.