Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ben cidden anlamıyorum ülkemde garip şekilde yabancı seviciliği var siyasal islamcı taraf din kardeşliği adı altında Arap milliyetçiliği yapıyor sol taraf entellektüellik gelişimcilik ve modernlik adı altında batı seviciliği yapıyor ve görüyorum ki artık Türklük dile getirilmeye korkulacak şey olmuş tamam üzülebilir insani değerler diyebilirsiniz bunu yadırgamamda evet İsraillin yaptığı alçakça ama Çin de aynı şeyi yapıyor boykot neden sadece İsrail ürünlerine neden bir gün Çini boykot etmedik? Acaba vicdanımız ırk mı seçiyor hadi seçiyor diyelim neden bu kendi ırkımız olmuyor ? Anlayamıyorum ve üzülüyorum 30 40 yıla Türkiye Cumhuriyetinde azınlık Türkler olacak ve bu durumda kuruluşunda ki binlerce şehidimizin kanına ihanet ettiğimizi tereddüt etmeden söyleyebilirim ve yazık bunu kendi elimizle yapıyoruz
Her gün 20-30 sayfa okumakla, kültürümüz kısa zamanda genişler; ayrıca dilin zenginliği, sözü söyleyişteki güzellik, özellikle edebiyat üstatlarının şaheserlerini okumakla sağlanır.
Reklam
Haz ve acı, 'lar' takısını getirirsek eğer daha doğru olabilir; Çünkü tekillerken sadece bir kavramı nitelerler.
Sayfa 6 - Omca Yayınları
372 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Gül dünya!
Kitapta o kadar kahredici şeyler okudum ki, yaşamış olanları düşünemiyorum bile. Her olay başlı başına trajedi lakin beni etkileyen, kalbimden bir şeylerin kopup gitmesine sebep olan o olay 'Güldünya Tören' hikayesi beni o kadar çok etkiledi ki okumamış veya bilmeyenler için paylaşacağım. Bu kitap okunmalı ve
Kardeşini Doğurmak
Kardeşini DoğurmakBüşra Sanay · Doğan Kitap · 20185,7bin okunma
200 syf.
7/10 puan verdi
·
16 saatte okudu
Psikolog Desteğine Ölesiye İhtiyaç Duyan Bir Ailenin Uçlarda Gezen Hikayesi
Bir aile düşünün, aile bireylerinin hepsi çok mutsuz ve sürekli kendi içlerinden söylenip duruyorlar. (Asla birbirlerine gerçekleri söylemiyorlar.) Kitabın her bir bölümünde bir kişiye ait bu söylenmeleri okuyoruz. Kitabı okurken her seferinde kendinizi kahramanlara hak verme ve olanları değerlendirme pozisyonunda buluyorsunuz. Kişilere hak vermeseniz bile neyi neden yaptıklarını daha iyi anlıyorsunuz. En sonunda da görüyorsunuz ki herkes birbirine karşı mağdur ama kimse aslında suçlu değil. En azından kitabın vermek istediği mesajın bu olduğunu düşünüyorum. Gelelim kitabın bende bıraktıklarına. Ben kitapta kuvvetli bir abartılmışlık hissettiğimi söylemeliyim. Nasıl olur da kitaptaki her bir karakter iyi ve kötü bandında bu kadar ortada durabilir ? Nasıl her şey bu kadar uçlarda yaşanabilir ? Bilemiyorum. Kitabın bende bıraktığı his uzaktan tanıdığınız bir insan topluluğu hakkında dinlediğiniz bir dünya dedikodu oldu. Bu insanların hepsi zamanında psikiyatriye gitseydi aslında hiçbir şey böyle olmazdı. Bu da bence önemli bir mesaj. :) Kısacası zaman geçirmek ve bundan 30 yıl öncesinin insan dertlerini biraz hatırlamak istiyorsanız okuyabileceğiniz türk filmi tadında bir eser.
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,844 okunma
'Hz. Muhammed'in Hocaları' adlı kitapta detaylı anlatılmış
Hz. Muhammed aynı zamanda birçok şairin şiirlerinden de yararlanmıştır. İmriü-l Kays (m.540.ö), Hz. Muhammed dünyaya gelmeden 30 yıl önce vefat eden ünlü bir şair. Adam genelde kadınlarla ilgili şiirler söyleyen biri. Ama Kur'an'a malzeme olan birçok sözü de var. Örneğin, "İnsan yaz sıcağında 'Keşke kış olsa' der; ancak kış gelince ona da itiraz eder. İnsan bir şeye rıza göstermez. Kahrolası insan! Ne kadar da nankördür!" diyor. Bu ifadeler Kur'an'ın ruhuna da uygundur ve içinde geçen "Kahrolası insan ne kadar da nankördür" cümlesi olduğu gibi Kur'an'da geçmektedir (Abese suresi, ayet 17).
Reklam
Türkiye'nin sorunu köy ve köylülük değil; kasabadır. Ülkemizin önemli bir kesimi bu yerleşkelerde yaşar. Nüfus büyüklüğü 15 bin-30 bin arasında değişen bu yerlerde (bazıları zaruretten daha az) bir kere belediye hizmetlerin müthiş ehliyetsiz ve verimsiz verildiğini görüyoruz. Sorun sadece nüfus ve bütçe değildir, Türk kasabası 17. yüzyılda Evliya Çelebi'nin lezzetle anlattığı çarşı, pazar ve zanaatlarını tasvir ettiği birimler değildir artık. İki asırdır, dışarıdan civar köylerin pazarlamasına ananelik yapan mamulât getirilip dağıtılan; kendisi hiçbir şey üretmeyen, sadece dedikodu ile gün geçiren, eğitimin niteliksiz olduğu, esnafın büyük şehir ürünün paylaştığı yerlerdir. Bu bölgelerdeki bürokrasi; kanun ve nizamdan saptırılır; politika dar mahalli halka, zümrevî menfaatlere göre yönlendirilir. Bu nedenle burada mahalli demokrasi de gelişemiyor. Çünkü üretemeyen yerde sağlıklı çıkar grupları oluşmaz; tartışma, uzlaşma ve denetim mekanizmasının gelişmesi zordur. Tek ümit kasaba gençliğinin kasaba dışında eğitim görmesidir. Oysa partilerin genel eğilimi bunun tersi yönde oldu ve kasaba gençliği kasabada kaldı.
Sayfa 114Kitabı okudu
İşte burada herkes geçmişte yaptığını bulacak. Ve gerçek mevlaları olan Allah'a döndürülecekler. İftira edip uydurdukları şeyler de kendilerinden büsbütün uzaklaşıp gidecek. Yunus Suresi/ 30 ayet
İnsan unutmuyor, Ama içinize boş bir şey yerleşiyor. 30 Ocak 1979
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.