Gönderi

Türkiye'nin sorunu köy ve köylülük değil; kasabadır. Ülkemizin önemli bir kesimi bu yerleşkelerde yaşar. Nüfus büyüklüğü 15 bin-30 bin arasında değişen bu yerlerde (bazıları zaruretten daha az) bir kere belediye hizmetlerin müthiş ehliyetsiz ve verimsiz verildiğini görüyoruz. Sorun sadece nüfus ve bütçe değildir, Türk kasabası 17. yüzyılda Evliya Çelebi'nin lezzetle anlattığı çarşı, pazar ve zanaatlarını tasvir ettiği birimler değildir artık. İki asırdır, dışarıdan civar köylerin pazarlamasına ananelik yapan mamulât getirilip dağıtılan; kendisi hiçbir şey üretmeyen, sadece dedikodu ile gün geçiren, eğitimin niteliksiz olduğu, esnafın büyük şehir ürünün paylaştığı yerlerdir. Bu bölgelerdeki bürokrasi; kanun ve nizamdan saptırılır; politika dar mahalli halka, zümrevî menfaatlere göre yönlendirilir. Bu nedenle burada mahalli demokrasi de gelişemiyor. Çünkü üretemeyen yerde sağlıklı çıkar grupları oluşmaz; tartışma, uzlaşma ve denetim mekanizmasının gelişmesi zordur. Tek ümit kasaba gençliğinin kasaba dışında eğitim görmesidir. Oysa partilerin genel eğilimi bunun tersi yönde oldu ve kasaba gençliği kasabada kaldı.
Sayfa 114Kitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
278 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.