Charlie Chaplin, kendisinden 30 yaş küçük olan Oona'ya evlenme teklif etmeye karar verdiğinde nazikçe şöyle dedi: "Sana nasıl yaşayacağını öğretmek için benimle evlen, sen de bana nasıl ölüneceğini öğret. "
Zarafetle cevap verdi, "Hayır Charlie, seninle nasıl olgunlaşacağını öğrenmek için evleneceğim ve sonuna kadar nasıl genç kalacağını öğreteceğim. "
34 yıl birlikte yaşadılar ve 8 çocukları oldu.
Ait olunan yaş grubunun işaretlenmesinden de nefret ediyordu. Son derece çekici
olan 30-39 yaş aralığını geride bırakıp çekici olmayan 40-49 grubuna geçmişti artık çünkü. Kırk yaşına ne ara geldiğini anlamamıştı. Otuz sekiz, otuz dokuz yaşına geldiğini fark etmişti de kırk yaşına geldiğini fark etmemişti.
YAHUDİLİKTE; orucu ifade eden “Taanit” kelimesi “yas, nefse eza etmek, pişmanlık ve imana dönüş”manasına gelmektedir. En önemli oruçları; Yom Kippur’dur. Oruç, güneşin batması ile başlar, ertesi akşam gökyüzünde yıldızların görünmesiyle son bulur.(25 saat) Oruca başlama yaşı erkelerde 13, kızlarda 12’dir. Yom Kippur orucunun, Hz. Musa’nın Tûr
Ailesiyle yaşayan 30 yaş üstü erkekler genelde psikolojik problemleri olan tiplerdir. Tabii fakirdirler aynı zamanda. Beni biri kandırmaya çalışmıştı, aslında evim var ailemi sevdiğimden beraberim diye. Bu numaraları yiyecek en son insan benim.
ne giyineceğimi asla kestiremediğim havalardayız ben 18 derecede üşüyor muyum terliyor muyum bilmiyorum yani 42 yaşıma geldim (bunu da araya sıkıştırmayı seviyorum hiç bana kişisel sorular sorulsun istemem ama yolda durdurup durdurup yaşımı sorsunlar mesela bayılırım bak 42 öylesine bi yaş değil ha gururdur 25 değil 33 değil 42 ya muhteşem ha keşke 43 olsa 47 olsa olur inşallah) yok anlayamadım hani 15 derecenin altıysa üşüyorum 30 derece üstü fenalıklar geliyor ama o ikisinin arasında ne yaşıyorum kestiremiyorum ben daha uzatacak gibiyim bunu neyse yarın kurs yok işçiyken çalışırdım oysa
Üzümlü'de 12 Aralık 1993 gecesi saat 21.30'da Kuzey Irak'a sızan iki komando timinde bulunan ve çatışmalar sırasında şehit olan; 1972 Sakarya Doğumlu, Mustafa oğlu, Jandarma Komando Onbaşı Zekeriya Gülyaman'ın (1973-4 tertip) şahsi eşyaları arasında kendisinin yazdığı şu şiir çıktı:
Komando olmak onurumdur
Olur ya bir çatışmada ölürsem
Arkamdan yas tutmayın
Bırakın, toprağımda rahat içinde yatayım
Bedenimden komandomu çıkarmayın
Onlar benim gururumdur
Botlarımı çıkarmayın
Onlar nice yollar aşacak
Şehit olursam sırat köprüsünden geçecek
Elimden tüfeğimi almayın
O benim namusumdur
Ölünce mezarıma sembol olacak
Yara'mın kanını silmeyin
Ahirette hesabı sorulacak
Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın
O benim madalyam olacak
On yaşındayım ama son zamanlarda olanlar bana kafadan yirmi yaş kattı. Kaç yaşındasın diye sorsan rahatlıkla 30 derim , hatta 40 bile diyebilirim , bazen oluyor50 ' leri hissediyorum . İnsan 10 yaşında emekliye ayrılmak ister mi? Ben istiyorum. İçimdeki yaşam enerjisini sünger gibi emdi bu kasaba benim. Büyük olsam bir dakika durmaz çeker giderdim. Tası tarağı topla git bir sahil kasabasına yerleş! Torun torba bile istemiyorum. O kadar bıktım insanlardan .
Neyse ki mücadeleci bir ruhum var ve zorluklarla mücadele etmeyi seviyorum.
UĞUR ASLAN: Muz hiç bilmediğimiz bir şeydi!
Hatay’ın Reyhanlı ilçesi, Melekli Köyü’nde doğdum. Babam kâhyaydı ve bir ağanın yanında çalışıyordu. Ben 9 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydum. Evdekilerle aramda yaş farkı fazlaydı. Mesela en büyük abimle aramda 30 yaş vardı. Öyle olunca abilerim ve ablalarım çiftlikten erken ayrıldı, evlenip kendi
Çocuğa ne verirseniz alacağınız odur. Bundan dolayı 10 yaşındaki Hz. Ali, kendisinden 30 yaş büyük olan Ebû Zerr'i arkasına takarak Dârü'l-Erkam'a iman yoluna götürmüştür.
yahu aradimda o video'yu bulamadim,
bi turko lavuk cekmis, iste amerikaya giden work and travelci sanirim.
ozetle diyor ki;
Turkiye ve kizlar icin (zaten ortadogu'da en buyuk dert halaaaaa sex/hic degismez)
iste gidip gormus orayi,
hani diyor burda, amerika'da normal guzel bir kizin ortalama en fazla 300-500 takipcisi var normali
Kitap, 30'lu yaşlarında dul bir kadın ile ondan on yaş küçük bir adam arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Karakterlerin ismi yer almıyor. Adam, kadına saplantılı bir şekilde âşık olup peşine düşüyor. Kadın da ona karşı boş değil ama sürekli elalem ne der, ayıp günah deyip elinin tersiyle itiyor. Bir gün aşkına karşılık vermeye başlıyor fakat bu sefer de kıskançlık duygusu kadının içini kemirmeye başlıyor. Kıskançlık, ayarı kaçtığı zaman birilerinin cehennemi olabiliyor.
Kitabın anlatımı anlaşılırdı ama kısa olmasına rağmen aşırı çok tekrara düşmüştü. Sürekli aynı yeri okuyormuşum gibiydi. Yazar, duyguları farklı açılardan ve çarpıcı bir şekilde anlatmaktan yoksundu. Edebi olarak değerli bir metin değil. Merak duygusu size eşlik ediyor ama tekrara düşen ifadeler yolunuzu kesiyor.
Siyah GözlerCemil Süleyman · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20202,306 okunma