Ah Suada'm oysa ne de güzel başlamıştı hikaye benimde hayalimdeki gibi piyano çalıp konservatuvara gidiyordun küçüklükten beri hayalini kurduğun o beyaz atlı prensini bulmuştun güzel düşünceli yaratıcı ve sadıktın birini zehirli saplantısı yüzünden bu kadar acı çekeceğini hiç tahmin etmemiştim çok güzel bir romandı sırplar ve boşnaklar arasında geçen bir savaşla devam ediyor hikaye savaşda denemez resmen Sırp zulmü vardı Sırp çetnikler(Sırp askerleri) boşnak kadınlarını kaçırıp onlara toplu t*cavüzlerde bulunuyor erkekleri işkence ederek öldürüyor ağaçta ki karganın bile nefes almasına izin vermiyorlardı boşnak kadınlarını satıyorlar yada takas edip Bosna'ya geri veriyorlardı hikayenin sonunda suada bambaşka bir kişiliğe bürünse de sonunda tarıkla tekrar kavuşuyorlardı orada resmen ağlayacaktım çok güzeldi vlademir ise en çok nefret ettiğim pislik oldu evet aşık değil takıntılıydı diyorum çünkü hiç bir adam aşık olduğu kadını intikam için g*neleve zorla getirmez ona zorla t*cavüz etmez yüreği titrer aşkı izin vermez ama vlademir öyle değildi takıntılı manyağın tekiydi hiç bir şekilde affedilecek bir hareketi yada romantizme edilecek bir tarafı yoktu yazarı tebrik ediyorum çünkü kalemi o kadar güzel ve akıcıydı ki ben karakterler hakkında böyle yazabiliyorum şu anda kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap bazen ağlayabilir çok üzülebilir hakaret edebilir yeri geldiğinde ise gülebilir gülümseye bilirsiniz bu romanda kesinlikle tavsiyemdir yakın zamanda okuyun kaçırmayın derim bu fırsatı başka bir incelemede sizlerle görüşmek üzere