Tolga YAZGILI

Tolga YAZGILI
@35cl
Normal değil. Bir süredir evime trafik cezası tebligatı yahut eli silahlı bir kadın gelmedi. Hiç normal değil. Evimde ölü bulunmuş olabilirim. Burada yazılan her şey bana ait. Benden bir hatıra…
Yazar
İki ucu yanık diploma
Bottom of the hell
Hatırlamıyorum, 1992
2 reader point
Joined on April 2024
İnsanın hayalleri yıkılabilir anlarım. Ama insanın anıları da yıkılabiliyormuş meğer.
Reklam
Dolanmayın
Burada da başlamışlar yok çekiliş yok şunu takip et vs. Ama konsepte uyuyorlar en azından kitap veriyorlar(sa) kazanana. Da keşke bazı ciddi konuları sömürmeden (Hatay depremi gibi) yapsalar en azından. Yahu bir de sen okursun (o da şüpheli) yani ne yapacaksın takipçiyi ? Burası sana ne vaat edebilir ? Gel kitabını basalım dese ne vereceksin ? Ama benim şu kadar takipçim var binbir yetkilisi ? E al sana kitap der adam/kadın maksimum…
He was carrying a yogurt cup
Nasreddin Hoca şu dönemde yaşasa Hasan Can gibi olurdu. Adam tarihteki ilk troll.

Reader Follow Recommendations

See All
Sizce kutuplar niye soğuk?
İnsanları illere, ilçelere, köylere dek ayırmışsınız. Yetmemiş takımdır, partidir, kökendir, inançtır kutuplaştırmışsınız. Şimdi de yalnız kalabilen insan her şeyin üstesinden gelir şovenizmi yapıyorsunuz. Her gün işe gidip gelen ve bir şey izlerken uyuyakalan canlılar yaptınız bizleri. Canlılar… Bu pek olmadı sanki buraya. Ne dersiniz? Kişisel değil, bütünsel gelişin.
KLİMA
-Önüne bak lan! -Bakıyordum. -Ha bakıyordun ve bile bile çekilmedin yani yolumdan, öyle mi? -Yolumdan? Yada neyse boş ver ya. Öyle öyle. -Kabul de ediyor bak sen, öyleli böyleli konuşma bak benim asabımı bozma! -Bak dostum. Işıkların orada polisler duruyor. Burada bir arbede çıkartma öğlen sıcağında durduk yere. Ayarla navigasyonunu devam et yoluna. -Oğlum polis gelse ne olur? Sen neyine güveniyorsun da gider yapıyorsun bize? -Favori sorum da geldiğine göre bana müsade. Bak olay çıkacak, e çarşının ortasındayız yani demek istiyorum ki illa alacaklar karakola bizi iki saat dikecekler ayakta. Zaten klima da yok. -Klima da yokmuş. Aklı sıra bize ben karakola çok girip çıkıyorum ayağı yapıyor çakal. -Evet çok girip çıkıyorum, doğrudur. Ama benimki iş gereği. -Polis misin? -Polis olsam, ne diye polisten korkayım acaba? Gerçi sosyal bir devlette korkmam gerekirdi de neyse. -E nesin ya kardeş? -Defterdarım. -O ne iş yapıyor ki karakolda? Karakoldaysa o da polistir yani, bizi istesen tutuklayamaz mısın? -Yok benim sadece deftere isimlerinizi yazıp, aranızdaki en çok konuşanların isimlerinin yanına çarpı atma yetkim var. Mesela gidince sana üç çarpı atacağım. -Memur bey yapmayın, etmeyin biz bilemedik. Baştan deseydiniz. Kusurumuza bakmayın lütfen. -Olmaz öyle. Hiçbir şey yoksa bile bir memurun vaktini çaldınız. -Yemin ederiz, bir daha olmayacak polis bey. -Yok yok. Öyle kolay sıyıramazsınız. Haftaya velileriniz gelecek. Özellikle seninkiler kesin gelecek. -Tabii efendim nasıl buyurursanız da şimdi yaşlı başlı insanlar. Bu sıcakta Allah korusun. -Peki bizleri sizin gibi denyolardan kim koruyacak? -…
Reklam
Bana soruyorlar ya sen yazar mısın cidden kitabın mı var, edebiyat mı okudun yada üniversite okudun mu ki hatta yazarsan bunun öğretimini aldın mı, sertifikan var mı… Yahu ne kadar da kaşeli, mühürlü kağıtların müptelası olmuşsunuz? Ne okuduğum umrumda değil. Alın tüm kağıtlarımı, kimliğimi, cüzdanımı atın. Bana sadece tek bir günü geri verin karşılığında. Babamın kalbini kırdığım, yüzünü eğdiğim o günü bana geri verin. Verin ki düzeltebileyim. Veremezsiniz. O yüzden alın tüm müsveddelerim sizlerin olsun.
Öyle bir Dünya ki… Yeri sonuna dek oyabilseydik, yine göğü görebilirdik.
Olasılığım ne?
Kimseyi incitmeyeyim dedikçe, inci taneleri gibi dökülüyorsunuz. Bunu tecrübe edip artık dan dan konuşacağım dedikçe de, sözlerinizle insan yaralamaya teşebbüs ediyorsunuz. En iyisi, gerekmedikçe gerekmeyin. İzleyin ya bir süre öylece. Birikin. Ölçün, biçin, çıkarın, toplayın ve en sonunda “nasıl davranmalıyım”bilinmezliğine verecek kadim bir değer bulacaksınız. Bulduğunuz bu değer öyle her eşitliği sağlamayacak, eğri duracak. Ama şöyle bir bakın, eşit olan bir şey var mı ki ? Sallanmayan, eğilip bükülmeyen ?
Çevrem iyi, ben kötüyüm.
Hepimiz birer yamyamız!
Her şey düzelince, ben de iyi olacağım diye koşullayıp duruyoruz kendimizi… Kafamızı kurcalayan soru işaretlerinin altından noktalarını çektiğimizde, sanki hepsi öylece uçup gidecekler zannediyoruz. Giden her çengel, yeni bir bulmaca bırakıyor aslında... Biz de sağdan sola, yukarıdan aşağıya sürüklenmeye devam edip duruyoruz. Çünkü asıl sorun hep bizimle! Kafatasımızın içinde. Kendi haline bırakabilsek soğuyacak belki ama, biz onu mikrodalgada ısıtıp ısıtıp önümüze koyup; beynimizi yemekten vazgeçemiyoruz. Tolga YAZGILI
Reklam
Sabrım Kalmadı
Aptalların şarkıcı, yazar, şair olduğu; zekilerinse anlaşılamadığı ve psikolojik rahatsızlıklara sürüklendiği bir dönemdeyiz. Bale yapanın değil de; twerk yapanın, Şiir yazanın değil de; saçma rap sözlerinin, Eline kalem diline sözcük yakışanın değil de; saçma kişisel gelişim zırvalarının, Aşk, aile gibi kavramların değil de; f*ckbody, sanal ilişki, cepçilik ve manipülasyonun, Öne çıktığı! Saçmasapan bir devir…
Ortam Kızıştı
Sanki dünyayı altımdan çekmişler de uçsuz bucaksız bir boşluğa düşmüş gibiyim. Akabinde bu ucuz ve klişe şakayı hemen ardımda duran Venüs’ün yaptığını düşünüp boğazına yapıştım. O da Merkür’ü işaret etti. Yok canım güneştir diye dalga geçecektim ama canım istemedi.
Bir Daha Yaşanmayacak Şeylerde 1 Numara
Herkesin bulabildiği tek şeyin mana olduğu; küçük bir yer burası. Ben burada biraz Moda Sahil, biraz Paris havası koklamış bir kadına aşık oldum. Ama kusurluydu… Çünkü benden altı sene önce dünyaya gelmişti. Bu lanet hatayı nasıl yapabilirdi? Aklım almıyor. Hala daha düşünüyorum deniyorum ama hala aklım al mı yor ! Bu köhne aşağılık yere serpiştirilmiş yaşlı osurukların o dedikodudan yamulmuş ağızları yüzünden bittik biz. Bitirdiler bizi… Gücüm yetmedi ! Hepsini yatırıp tek tek ! Yapamadım. Onu bu lağım ağızlı sürtüklerin şeytani dillerinden kurtaramadım. En sonunda pes etti.Artık eli, yüzü titriyor ve kendi olamıyordu. Tüm şehri yakmak, yıkmak önüme çıkanı yumruklamak istedim. Olmadı, yapamadım. Bu güzel kadının on yedi yaşında bir kızı vardı. Tek bir evlilik geçmişti başından. İşler ciddiye binmeden ve de bu fosiller bizi öğrenmeden önce ben, ben sanırım hayatımın en güzel günlerini yaşadım. Aile gibi hissettim. İkisi kavga ederdi ve ben kendi kızımla konuşur gibi akıl verirdim kızına. O cool baba olmuştum. Annesinin de genç ve serseri sevgilisi… Ve eşi olacaktım. İzin vermediler. Bize izin vermediler…
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.