Gerçekten insan en iyi dostunun sefil olduğunu görmekten hoşlanır; dostluğun çoğu da bu sefillik üzerine bina edilir; bu da tüm akıllı insanların bildiği çok eski bir gerçektir.
Bazı kitaplar başlığının altını dolduramazken bazısı da onu aşıp taşar. Özellikle tarih alanında birçok kitabı okuduğunuzda başlıktaki vaadini gerçekleştiremediğini görüyorsunuz.
Bahriye tarihimiz açısından bir duayen olan İdris Hoca’nın bu kitabı, ikinci gruba giriyor. Kitabın adı “Osmanlı Akdeniz”i olsa da, içeriğindeki makaleler sizi bir “göke”ye bindirip Gelibolu’dan İstanbul’a, oradan Kefe’ye Karadeniz’e, Karadeniz’den Adalar Denizi ve Kızıldeniz’e, oradan Basra’ya Hind’e ve tekrar dönüp dolaşıp Mağrib’e, Orta ve Doğu Akdeniz’e götürüyor. Diyebilirim ki bu kitap emsallerinden çok daha fazla “Osmanlı Denizcilik Tarihi” ismini hak ediyor.
Bu okuduğum hocanın beşinci kitabı ve aralarında bahriye tarihimize en geniş perspektiften yaklaşan, kaynak niteliğindeki kitap olduğunu söyleyebilirim. İyi ki en son bu kitabı okumuşum adeta yazarın diğer eserlerinin de bir toparlaması gibi oldu.