Ünlü Fransız tarihçi Braudel 1902'de Meuse'de doğdu. Sorbonne'un tarih bölümünden 1923'te mezun olduktan sonra Cezayir, Paris ve Brezilya'da dersler verdi. İkinci Dünya Savaşı'nda Almanlara esir düştü ve 1945'e kadar Lübeck'te bir kampta tutuldu; II. Felipe Döneminde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası başlıklı doktora tezini bu esir kampında yazdı. Marc Bloch ve Lucien Febvre' nin kurduğu Annales dergisinin yayın kuruluna seçildiğinde, serbest bırakılalı henüz bir yıl olmuştu. 1947'de tarihçiler arasında büyük sarsıntılar yaratan teziyle doktorasını alan Braudel Collège de France'da hocalık yaptı ve 1962'de de Maison Sciences de l'Homme'un yöneticisi oldu. Diğer büyük eseri olan üç ciltlik Maddi Uygarlık, Ekonomi ve Kapitalizm'i 1979'da yayımlanan yazar, 1985'te aramızdan ayrıldı.
Braudel'in gerek Annales'te gerekse başka dergilerde pek çok makalesi yayımlanmıştır. Yazarın diğer başlıca eserleri şunlardır: Histoire Economique et Sociale de la France (1976-82), Tarih Üzerine Yazılar (1992), L'Identité de la France (1986-7)
İslam alemi, biraz utançla üçüncü dünya adını verdiğimiz, yaşayan insanlarının şu cehenneminin veya şu tarafının içine, gerileye gerileye girmiştir, çünkü eskiden hiç kuşkusuz nisbeten daha iyi bir konumda olmuştur.
Az veya çok geç, ama net olan bu gerileme, XIX. yüzyılda İslam aleminin aşağılanmasına, acı çekmesine, sonra da yabancı egemenliğinin genelleşmesine neden olmuştur. Olgular iyi bilinmektedir. Bir tek Türkiye ortak kaderin dışında kalacaktır. Mustafa Kemal Paşa ve onun gösterdiği ani ve parlak tepki (1920-1938), bu bağımlı olmama durumundan kaynaklanmıştır. Bu tepki, daha sonraki ulusal kurtuluş hareketlerinin örneği olacaktır. İslam alemi bugün tamamen (veya hemen hemen) kurtulmuş durumdadır.
Fakat bağımsızlığını kazanmak başka birşey, dünyaya ayak uydurmak ve geleceğe huzur içinde bakabilmek daha başka birşeydir.
...bütün toplumların mahkum olduğu hiç bitmeyen üretim süreçleri içinde kapitalin kullanımını yönlendiren ya da yönlendirmeye çalışan kişidir.
Kapitalist........
Tarih ilmine devrimci bir soluk: Annales Okulu.
Peki nedir bu Annales Okulu?
1929 senesinde Lucien Febvre ve Marc Bloch’un öncülüğünde “Annales d’histoire économique et sociale” adındaki derginin oluşturulmasıyla yayım hayatına başlayan yeni bir ekoldür.
Peki bu ekol tarih ilmine ne katmıştır?
Bu dergi etrafında toplanan kişiler tarihin
Akdeniz. Bir su kütlesi olarak değil, bir uygarlığa beşiklik yapmış bölge değil, Akdeniz; medeniyetlerin buluştuğu, kültürlerin kaynaştığı, her yerden her şeyin bir şekilde burada mekan bulduğu bir kavşaktır.
Binlerce yıl dünyanın her köşesinden; kültürel, ticari, dini, politik, zirai...amaçlarla gelinen bir kavşaktır Akdeniz.
Cebelitarık'tan Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz'e dek uzanan bir deniz etrafında buluşan, oluşan, yeşeren, doğan; insanların bitki ve hayvanların, yeryüzü şekillerinin oluşturduğu bir tarihtir Akdeniz. O, Doğu ve Batı'dır. Bir köprü, bir aracıdır.
Akdeniz dizisi, ilk bölümü olan Mekan ve Tarih ile uygarlıkların ve coğrafyanın derinliklerinde iniyor. Bize, tarihi anlamak için bir medeniyetin, ülkenin, devletin tek başına ele alınmaması gerektiğini, bir bütün olarak bunlara bakılması gerektiğini söylüyor. Ve bunun önemi tarih ve coğrafyanın önemini yüceltiyor.
Kapitalizm hakkında bi bilgi birikimin olmadığı için tam olarak anlayamadım.Yinede bi şey öğrendim mi?evet.Nasıl geliştiği ve nasıl beslendiği hakkında bişeyley öğrendim.Ama yinede konuya yapancıyım.