Oğuz Atay'la, dolayısıyla tiyatro türündeki bir eserle de tanıştığım ilk kitap. Tabii yazar Oğuz Atay olunca beklenti yüksek oluyor. Çocukken de tiyatro vesaire anlamıyorsunuz, geçiştirerek okumuştum.
Ah, övgüyle söz edilen Oğuz Atay böyle mi yazıyormuş yani, fikriyle hayal kırıklığına uğramıştım ki... Seneler sonra Tutunamayanlar'ı okuyup sevgili yazarımızın kalemine aşina oldum ve - ismi dahi bir düşünce denizine daldırırken- Oyunlarla Yaşayanlar kitabına da pek tabii ikinci şansı verdim. Tiyatro diye çok da ciddiye almama oyunu oynuyordum muhtemelen.
Kesin bu kitapta da bir sürü ana fikir, yan fikir, fikir ve fikir vardı, kaçırmışım diye homundanırken... Kitap bitti.
Oğuz Atay'ın kullandığı o alaycı dil... Bayılıyorum diyebilirim. Zaten her kelimeyi hissederek yazdığını düşündüğüm bir kişi kendisi. Bu kitabında da, karakterlerle okuyucu arasındaki elektrik kolayca uyuşuyor. Gayet akıcı, roman olmamasına rağmen altını çizip anlam yükleyebilecek tonla şey bulabileceğiniz, tebessümler ettirecek bir kitap.