Peyami Safa bireyin iç dünyasını esas alan romanların en iyi örneklerinden biri olan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu uzun zamandır okumak istiyordum. Edebiyat derslerinde hep anlatılan bir kitap olduğundan içeriğini biliyordum ancak okuduğum için mutluyum. Yanlış bilmiyorsam Safa'da hayatında çok fazla sağlık problemleri yaşadığından kendinden yola çıkarak yazmış. İnsanoğlu olarak dünyadaki temel korkularımızdan ikisi hastalık ve ölüm. Kötü bir ruh halinde olduğunuz da eseri duygusal farkındalık kazanmak için okuyabilirsiniz.
"İnsan sonsuza dek yaşayacaksa, kalbiyle yaşamalı." (syf:346)
Bu alıntısıyla birçok düşüncemin oturduğu bir kitaptı kendisi.
Uzun ya da kısa ne kadar yaşarsa yaşasın kalbiyle yaşamalı bence insan.
Kitap tam anlamıyla bu tema üzerinde durmuyor tabii ki bu benim kendi çıkarımım, kitaba kendi bakış açım.
Kitap aslında üç farklı
"Kelimelerle anlatılamayacak şeyler okuyorlardı birbirlerinin gözlerinden. Umutlar ve korkular onları bir an birbirlerine yaklaştırıyor, bir an sonra uzaklaşmalarına neden oluyordu."