Me

Me
@4_me
Meclisin Hâli
Bursa'nın ileri gelenlerinden bir kişi, şâir Lâmiî Çelebi'yi evine davet eder. O da içeri girince büyük ediplerin ve âlimlerin kapının arkasına iliştiklerini, cahil fakat zengin kişilerin ise baş köşeye yerleştiklerini görür. Ev sahibi Lâmiî Çelebi'ye, "Lütfen şu meclisin hâlini tasvir et", deyince zarif şiirlerin şairi şu dörtlüğü söyler: Mu'teberdir cihanda dûn-ı deni Daima zillet üzere ehl-i hüner Hâl-i alem, misâl-i deryâdır. Külçe altın çöker, cîfe yüzer.
Reklam
Cömertlik
Bir adam, Ramazan sohbetlerinde diliyle çokça cömertlikten söz ediyor, ama eliyle hiç de cömertlik yapmıyordu. İşte bu adam bir gün İbrahim Ethem'e rica etti: "Herkese nasihat ediyorsun, bana da nasihat et." İbrahim Ethem, bu adama tek cümlelik nasihatini şöyle yaptı: "Sen açığı kapa, kapalıyı da aç sana yeter!" Adam bir şey anlamamıştı. Mecburen sordu: "Açık nedir ki onu kapayayım, kapalı nedir ki onu da açayım?" İbrahim Ethem kısaca anlattı: "Açık olan hep cömertlikten söz eden ağzındır, onu kapa. Kapalı olan da yoksula hiç açmadığın kesendir. Onu aç. Bu sana yeter!" Düşünmeye başlayan hakperest adam, tebessüm ederek şöyle dedi: "Vallahi bir doğru ancak bu kadar veciz söylenebilir! Bu söz gerçeğin ta kendisidir! Bu güzel ikazdan sonra ben de hep cömertlikten söz eden çenemi kapıyor, yardım için hiç açmadığım kesenin ağzını açıyorum!"
Dinlemek
Rıfkı Melül Meriç bir delikanlı ile İbnülemin konağına gider. Üstad sorar: — Bir şey çalar mısın? — Hayır efendim! — Bir şey okur musun? — Maalesef! — Öyleyse buraya ne için geldin deyince Rıfkı Melül Meriç şu izahta bulunur: — Efendim bu delikanlı dinlemesini bilir. — İşte bu mühim bir hadise, der İbnülemin. Herkesin konuştuğu bir dönemde dinlemesini bilmek mühimdir.

Reader Follow Recommendations

See All
BİR BARDAK SU
Harun Reşid, makamında otururken, devrin hürmete şâyân âlimlerinden biri yanına gelir ve ona: "Bana nasihat eder misin?" der. O sırafa Harun Reşid'e içmek için bir bardak su getirirler. Âlim kişi sorar: "Ey Hârun, bu bir bardak suyu bulamayacak olsan onu temin etmek için bütün saltanatını feda eder misin?" Harun Reşid hiç düşünmeden: "Evet" cevabını verir. Su içilmişti. Bu sefer yine o âlim zat: "Ey Hârun, içtiğin bu bir bardak suyu dışarıya çıkaramayacak olsan, onu çıkarmak pahasına saltanatını fedâ eder misin?" Harun Reşid yine hiç düşünmeden: "Evet" karşılığını verir. Aynı kişi, Harun Reşid'e dokunaklı bir sesle ve tane tane şöyle der: "Bir bardak su ve bir avuç idrar değerinde olmayan saltanatın neyine güvenirsin?"
Tarihe göz atan herkes "Kudüs'ün İslam ümmetinin gücünün veya zayıflığının kıstası" olduğunu görür. Kutsal şehrin işgali, ümmetin zayıflığının ve dağılmışlığının sonucudur.
Sayfa 187Kitabı okudu
Reklam