"Altı kurşunun var. Beşi karaya ilk çıkana, sonuncusu bana" diyebilmişti. O iki karanlık günde başka yerlerde başka Komiser Osman'lar olabilseydi, bugün eminim bambaşka bir İstanbul'da yaşıyor olurduk.
Ömür Diyorlar Buna" farklı tarihlerde kaleme alınmış ve günlük gazetelerden kültür-edebiyat dergilerine farklı
ortamlarda yayınlanmış metinlerden oluşuyor.
Yazilara gelirsek,
-Biliyor musun ki iyi yaşanmış hayat bir hazinedir...
Bir gazetede Anadolu Ajansı mahreçli kısa bir haber
görmüştüm: "Akçakoca'daki huzurevinde yaşayan, yedi dil
6 -7 Eylül olayları ve komünistler
1950'li yıllar, bir yandan komünistlerin ve komünizmin "mutlak kötü" mertebesine yerleştirildiği, öte yandan ise siyasi muarızlara saldırmak ve onları karalamak için "komünist" ithamını kullanmanın, komünist yaftasını yapıştırmanın yeterli hale geldiği yıllardı. Dahası, herhangi bir
İŞTE MAMAK CEHENNEMİ
Röportaj Emin Pazarcı
Tercüman Gazetesi
18 Ekim 1987
Ağır ve büyük demir kapı, 1981 yılının 25 Şubat'ında büyük bir gürültüyle üzerine kapanmıştı. Gelecek günlerin ne getireceğinin belirsizliği ve çoğu zaman da sokaktaki insan için "inanılması dahi güç" olaylar zinciri içinde 6 yılı aşkın bir süre burada
İlber Ortaylı'nın okuduğum ilk kitabıydı. Tarafsız tarihçilere hasret kaldığımızı kitabı okurken daha iyi anladım. Kişi ve ülkeleri "iyi" ve "kötü" gibi keskin sıfatlarla betimleme yerine olduğu gibi anlatması, yeri gelince eleştirmesi yeri gelince takdir etmesi gerçekten çok önemli. Kitapta anayasalaşma hareketleri, seçimler, darbeler ve yakın tarihi etkileyen 6-7 Eylül olayları gibi önemli konulara yer verilmiş. Kitapta olay akışı değil bahsettiğim konularla ilgili makalelere yer veriliyor. Başarılı bir kitap.