"Hakim bey, mahkemeheyetinde görev alan şahıslarınhiçbirini tanımam. Busebeplegüven duyupduymamak söz konusu değildir. Fakat gerçek olan şudur ki: Mahkemeniz bağımsız birmahkeme olma niteliğine sahipdeğildir. Bu durumu gözönüne alarak istifa etmenizgerekir."
Bugün 19
Sanıyorum Attila İlhan'ın adı geçince aklına o meş hur şiir geldi. "O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşınz" dedi, ben de hemen eşlik ettim. "Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı " O anda ikimizin de gözleri buğulandı. Çünkü Attila İlhan'ın bu şiiri, Demokrat İzmir'in genel yayın yönetmeni olduğu yıl larda, 6 Mayıs 1972'de, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan'ın asıldığı haberi üzerine gözyaşları içinde vapurda yaz dığını, herkesin bir kadın ismi sandığı müjganın aslında Far sçada kirpik anlamına gelen müjgan olduğunu, Mahur Beste şiirinin de aslında faşizmin kıydığı üç fidana yazılan, bir nevi ağıt olduğunu ikimiz de biliyorduk.
THKP-C ile beraber alınan ortak eylem kararı doğrultusunda Ünye'deki ABD Radar üssünü basan Mahir Çayan ve Cihan Alptekin 30 Mart 1972'de Kızıldere'de Sinan Cemgil Nurhak'ta öldürülürken; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972'de idam edildiler. Böylece kurucu ve lider kadrosunu oluşturan kişilerin çoğunu kaybeden THKO, bir süre daha Teslim Töre'nin Filistin'e geçerek dağdaki unsurlarını bir araya getirmesi ile varlığını sürdürdü.
Ve 6 Mayıs 1972 sabahı Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, tashihi karar isteklerinin reddi hakkındaki karar, avukatlarına tebliğ bile edilmemişken idam edildiler.
Demirel, parti içi muhalefeti yönetmekte ve parti içinde tutmakta açık bir başarısızlık içine düşmüştür. Muhalifleri ikna etmek ve yönetmek yerine, onları tasfiye etmeyi, partiden atmayı tercih etmiştir. Demirel, parti içi muhaliflerden Osman Turan ve Saadettin Bilgiç gibi isimlerden sonra, geriye kalan son muhalif olan Aydın Yalçın'ı da, 12
Darağacında Üç Fidan, Nihat Behram'ın; 12 Mart Darbesi sonrasında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın dışarıda son günlerini, yakalanışlarını anlatan belgesel anlatı tarzında bir kitaptır. Mahkûmların 6 Mayıs 1972 tarihinde darağcına çıkış öyküleri ve idam anları çok patetik bir üslupla anlatılmıştır.