Ben bugün çok güzel bir kitap bitirdim. Başladığımda bitirebilir miyim diye düşündüğüm, bazı yerlerde hadi artık ilerlesin dediğim bir kitaptı. İçerisindeki hikayeleri hiç beklemiyordum bu arada. Başlangıçta Mithat’ın gündelik ve iç karartıcı hayatını okuyacağım sandım sayfalar boyunca. İşler bir anda, bir ölümle, bir evle, bir günlükle değişti. 74 Şevket Kemal’in hayatıyla… Günlük okumak bana günlük sahibi karşımda oturmuş da yaşadıklarını anlatıyormuş hissiyatı verir. Bu kitapta ise sanki Şevket Kemal’in yanında bulunan birisi ya da bir nesneydim. Telgrafhanedeki masa, tayyaresindeki pervane, çölde yanındaki güvercin… Sanki yaşadım o günleri… Telgraf bekledim saatlerce, tavla oynadım Ramiz’le, Yurdanur’un çaldığı udu dinledim, uçtum Şevket Kemal’le, çölde susuz kaldım, sıcağı hissettim iliklerime kadar, o ata bindim… 74 Şevket Kemal… Çok güzeldi seni okumak, dinlemek hatta seninle yaşamak…
Diğer taraftan Mithat’ın çektiği acılara ortak oldum, iç sıkıntısını yaşadım. Oturdum salonun ortasında sigara içtim onunla. Murat Hocayla sohbet ettim, sustum belki saatlerce…
Kısacası kitapta anlatılan her bir durumu kendi içimde de yaşadım. Ve ben bugün çok güzel bir kitap bitirdim.