...E yeni benlik de zor oluyor yani özellikle köy yerinde.
İnsanın kendisiyle aynı fikirde olamaması ne fena...
Reklam
Hayat en çok, her ihtimale sahipken normali yaşayanların düşmanıdır
Yaşamanın hak olması ne acımasız. Nasıl da zorla yaşatıyorlar her şeyi. Bu ortak ruhsal giderden akan bok gibi hatıralar... Hak edilmiş diye yaşayan gariplerin yıkık dökük hayalleri şehrin lağımlarında birikiyor.
Kendinizden utanmalıydınız. Varlığınız dinmeyen bir ağrı olmalıydı ki şefkatle kapınızı çalıp acılarınıza son verebilsinler. Yeni yüzler satılmalıydı sizin için, ki son bulsun yüreğinizdeki sevgisizlik. Birlikte yaşayan düşmanlara dönüştürüldünüz fakat iyilik savaşmayı da yasaklamıştı… Bu yoksunluk insan icadıdır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Savaş görmemiş, devrim yaşamamış, işkence çekmemiş, hiç meydan okumamış ve hiç af dilememiş böyle bir ara nesilden bekleneceği üzere, "Üç Günlük Dünya Edebiyatı" basit bir konfor ihtiyacından doğdu. Diyorduk ki... Durun bir dakika! Bu manifesto yazılalı henüz birkaç ay geçmişken muazzam şeyler vuku buldu. Birden bire savaş gördük, devrim yaşadık, işkence çektik be meydan okuduk. Dünyanın gördüğü en büyük sünnet şölenini yaşamışçasına ansızın çocukluktan yetişkinliğe geçtik. Biz artık Gezi çocuklarıyız. Aramızda 60 yaşındaki emekli kadın polisten 18 yaşındaki başörtülüye; radikal komünistten ılımlı PlayStation'cıya dek yüz binlerce insan var. Çapulculuk, ayyaşlık ve marjinallik rütbeleri ile taltif edildik. Ömür boyu gururla taşıyacağız. Bunlar sekreterli, sümenli, odacılı, korumalı, marokenli, kravatlı, pötikareli devlet rütbelerinden daha kalıcıdır.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.