90 'Larda Çocuk Olmak .
Sabah evden cıkıp akşama kadar eve girmeyen
Saklambaç,yakan top,misket,taso oynayan
Bisiklet tekerleklerine palet,boncuk takıp modifiye yapan
Sevdiğimiz şarkıları kasetlere çeken
Hafta sonları sabah erken uyanıp tusubasa,ninja kaplumbağa izleyen
Televizyonda Teletex'ten maç sonuclarını takip eden :)
Bayramlarda korkmadan,çekinmeden herkesin kapısına gidip şeker,para toplayan
İçinde hasetlik,fesatlık olmayan Büyüğünü sayıp,Küçüğün seven Çocuklardık.
Cep telefonu internet yoktu.. mahallede sevdiğimiz kişileri görmek için tur atar, evdeki telefonlarımızdan bi şekilde bulduğumuz telefonunu arar sesini duyar kapatırdık. sesini duymak bile yetiyordu hesap edin artık o yılları. görmek ise bambaşka bir duyguydu. radyoda istek yaptığımız parçalar eşliğinde müzik bitene kadar hayaller kurardık. teneffüslerin gelmesini dört gözle bekler zil çalar çalmaz kendimizi okulun bahçesine atardık. göremeyince anlardık ki bugün gelmemiş. çünkü daha ilk teneffüste birbirimizi görme yerimiz belliydi. işte biz sevginin en masum temiz ve saf olduğu dönemleri idrak ettik..şimdilerde ise gençlik bitmiş. iki günlük ten sevdalarına aşk adı vermiş, menfaati sevgi görmüşler...halbuki biz bir simiti katıksız yer halleyi ikiye bölerek paylaşırdık.. teknoloji geliştikçe ve zaman geçtikçe gerçek aşklar öldü ve sevgi kaybetti malesef.....
Metin T. abinin incelemesine (#12091906) yaptığım yorumdaki bir cümle ile başlayalım incelemeye.
"Kahramanımız kayıplarını aramak için çıktığı yolda sanki kendini kaybediyor veya buluyor mu demeliyiz?" Metin abinin kafkaesk tanımlaması bu cümle ile sanırım daha bir gün yüzüne çıkıyor.
Bu
70'lerde olsak bir sürü plak alırdım sana.
80'lerde açık hava sinemasına götürür, izledikten sonra muhallebi ısmarlardım.
90'larda mahallenin bütün güzel misketlerini kazanır dökerdim avuçlarına.
21.yüzyılda nasıl sevilir inan ki bilmiyorum, içim ısınmadı bu yüzyıla, bağışla…🍂
70'lerde olsak bir sürü plak alırdım sana. 80'lerde açık hava sinemasına götürür, izledikten sonra muhallebi ısmarladım. 90'larda mahallenin bütün güzel misketlerini kazanır dökerdim avuçlarına.
21. yüzyılda nasıl sevilir inan ki bilmiyorum, içim ısınmadı bu yüzyıla, bağışla...
80'lerde çocuk, 90'larda genç, 2000'lerde yetişkin biri olarak Deniz Poyraz'ın öykülerini hafızamı tazeleyerek, bazı şeyleri özlemle hatırlayarak, bazı şeylere hayıflanarak, ülkenin bugün geldiği duruma baktıkça çokça kızarak okudum. Ne zor zamanlardan geçmişiz. Hatta o zamanların umut tacirleri bugün geldiğimiz noktada meğer
Selçuk Aydemir'i Çalgı Çengi, Düğün Dernek, Kardeş Payı, İşler Güçler gibi filmleri ile tanıyoruz.
Kitabı arka fonda İşler Güçler'in fon müziği çalıyormuşda biz de o diziyi gülerek izliyor gibi eğlenerek okuyoruz.
Fıtı Fıtı Fıtıı sesiyle mahalle gençleri bir anda toplanıp bir anda dağılıyorlar hissi :)
90'larda kalmış renkli, eğlenceli bir mahalle kültürünün içinde
aile kavramı, arkadaşlık,
konu komşu gezmeleri,
mahalle oyunları, bakkallar ve eskide kalmış daha bir çok hatıraları dolu dolu yaşanmışlıkları hatırlatıyor bize
tabi böylece eski günleri özlemle yad ediyoruz bu kitap sayesinde.
Karakterimiz Selçuk, on beş yaşında ergen bir genç.Selçukla birlikte sıcacık mahalle ortamına giriş yapıyoruz; lise yılları, samimi arkadaşlıklar, ilk aşklar,kavgalar, tuzaklar, hayal kırıklığı, mücadele,çete kurma ve daha pek çok olayların içinde buluyoruz kendimizi ve ortamdan çıkmak istemiyoruz.
Dikkat edin kitabı okurken sesli gülebilirsiniz :)
"70'lerde olsak bir sürü plak alırdım sana, 80'lerse açık hava sinemasına götürür, izledikten sonra muhallabi ısmarlardım, 90'larda mahallenin bütün güzel misketlerini kazanır dökerdim avuçlarına, 21.yüzyılda nasıl sevilir inan ki bilmiyorum, içim ısınmadı bu yüzyıla, bağışla."
70'lerde olsak bir sürü plak alırdım sana, 80'lerde açık hava sinemasına götürür, izledikten sonra muhallebi ısmarlardım, 90'larda mahallenin bütün güzel misketlerini kazanır dökerdim avuçlarına, 21. Yüzyılda nasıl sevilir inan ki bilmiyorum, içim ısınmadı bu yüzyıla, bağışla ...
Hiç tanımadığınız bir insana hem merhamet duyup hem de ürktünüz mü?..
Eğer böyle bir karmaşa duygu çorbası içmek isterseniz Kör Baykuş adlı kısa roman okunası bir kitap..
Bazı romanlar vardır yazarından bağımsız okunamaz ve değerlendirilemez tıpkı Sadık Hidayet’in Kör Baykuş romanı gibi..
Sadık Hidayet;Modern İran Edebiyatının önde gelen