Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Çalık

Ayşe Çalık
@Aabye
Türkçe Öğretmeni
Lisans
41 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
374 syf.
·
Puan vermedi
·
28 günde okudu
İmkansızın Şarkısı
İmkansızın ŞarkısıHaruki Murakami
7/10 · 10,7bin okunma
Reklam
“hayır, neriman, seni sevmiyorum, senin öldüğünü istiyorum. sen onu benden alıyorsun, seni ve herkesi onu kaybetmemek için ezerim. bu çocuk, bu yeşil gözlü çocuk artık yanımdan çekilsin babacığım. onu niçin getirdiniz? o niçin kalbimi bile küçük elleri, kalın parmaklarıyla açıp giriyor, her şeyimi alıyor, bebeklerimi kırıyor, şekerlerimi yiyor. şimdi, şimdi de refik cemal’i alıyor. almayacak, refik cemal’i kimse almayacak babacığım. çünkü onu benim kadar kimse sevmemiştir. görmüyor musun babacığım? ne kadar pahalı aldım onu ben! bana onu nasıl müthiş ve ebedi bir yük mukabilinde verdiler. yüzüme, ruhuma ebedî bir yahuda nikabı geçirdiler.”
Sayfa 206 - HandanKitabı okudu
“bu soğuk ve ıssız harabede hâlâ bir hayal gibi dolaştığımı bile istemiyorsun ey müntakim kudret. fakat ben, başım ne kadar yerlere düşmüş, ayaklarım nasıl üryan, nasıl sıcak küllerle yanmış. arkamda siyah bir matem örtüsünden başka bir şey yok. arada mabetlerimin en sevgili köşelerinden kalan bir avuç kül önünde diz çöküp inliyorum. onları perişan saçlarımla toplayıp alnımla secde ediyorum. evet, bu yıktığın mabetleri hâlâ bugün soğuyan ruhumla seviyorum.”
Sayfa 205 - HandanKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“günahlarından intikam alacak bir yahuda’nın ebediyen kendilerini takip ettiği korkusuyla yanan beni israil’in kan ve hezimetlerini ben ruhumda duyuyorum. ben günahkâr oldum ve beni müntakim bir kudret takip ediyor. ruhumda ne varsa intikam rüzgarlarının şimşekleri, ateşleri ve kasırgaları onları çorak, gayr-i meskûn bir beyaban, nihayetsiz, susuz bir çöl yapıyor. din artık ey rüzgâr. estiğin yer boş bir harabe, yıkılan güzel mabetlerinin küllerini bile savurdun; kuruyan feyizdar membalarının yerlerini bile kaldırdın; soğuyan, parçalanan yıldızlarının eczasını bile dağıttın. ıssız, nihayetsiz ve boş bir harabede uluma artık! git, belki başka yıkacağın mamureler, beyaz ve müzeyyen cepheleri altında günah saklayan mamureler vardır; git onlara bu kudretinle es; bakir ve güzel mermerleri arkasındaki hummaları, cinnetleri, levsleri savur, uçur, dağıt, yok et. sonra temelleri bile kazınmış boş beyabanları üstünde, mağrur ve samedani gürle ve es!”
Sayfa 205 - HandanKitabı okudu
“ha, bu sabah da sen geldin hüsnü değil mi? niçin sen beni bu hıyanetten men etmedin? niçin kalbinin eşiğinde senelerce inledim? niçin ben kalbinin kapısına geldiğim ilk gün bana, ‘o kalp değil bir cümle-i asabiyedir,’ demedin. o nasıl bitmez tükenmez bir aşk membası, alevlerle, gözyaşlarıyla beslenen bir aşk membasına benzerdi. senelerden sonra bile nazarlarının şiirinde, ellerinin sıcaklığında ben vardım. halbuki bunların kalbinle münasebeti hiç de yokmuş!”
Sayfa 204 - HandanKitabı okudu
Reklam
“işte nihayet ruhumun lekesini saklamak için sizden, herkesten, hatta Allahımdan uzak bir zulmete, toprağın delinmez siyah ve soğuk zulmetine giriyorum.”
Sayfa 204 - HandanKitabı okudu
“çok yorgunum, işte gebereceğim; günahkâr ve fena. ne babamdan bir şefkat nazarı ne neriman’dan bir temas ne de insanların ve âlemlerin isyan ve günahı ne kadar büyük olsa onları, nihayetsiz hava-yı affında deraguş eden, yıkayan gufrandan bir nebze.”
Sayfa 204 - HandanKitabı okudu
“kızın çok fena oldu babacığım: ruhunun atıldığı siyah uçurum o kadar derin ki duaların oraya inemeyecek.”
Sayfa 203 - HandanKitabı okudu
“bazen günahkârlar ıslah-ı hal ederlermiş. senelerce günahtan, günahın cazip iğfalatından kaçarlarmış. fakat ben artık tahammül edemeyeceğim, ne senelere ne günlere! bırakıp gideceğim. fakat günahım gözümün önündeyken mert bir cidalle ona galebe, işte bunu yapamayacağım. çünkü yaşarsam, kalbimde cehennemler kaynarken, vicdanımda mahşerler çarpışırken yine ben bir küçük kuş gibi, sakin ve sakit onun arkasından gideceğim.”
Sayfa 203 - HandanKitabı okudu
“nasıl birdenbire zayıf bir kadın olduğumu hissettiren harareti, vefası ve kudretiyle kalbimi okşayan bir temas, onun elini çok seviyorum. işte çocukken babamın elini nasıl seviyorsam yine öyle seviyorum sevgili, sevgili el! bak nasıl kalbimde kendi kendini idare eden mağrur kilit açıldı, içeriden korkak, yeni açılmış bir aşk yavrusu bakıyor. aşk değil neriman, yahut aşk, fakat temiz ve güzel! hâlâ bugün onun beyaz, billur yüreğine çamur damlatmış olduğum halde bile yine o kadar nihayetsiz ve beşerî şefkatli bir çehresi var ki…”
Sayfa 202 - HandanKitabı okudu
Reklam
“çekil handan, senden iğreniyorum; çekil handan, seni mahvetmek, yok etmek istiyorum. fakat eczanın dağılacağı sulardan, topraklardan utanıyorum! onlar o kadar alçak bir şey daha almamışlardır, almayacaklardır.”
Sayfa 201 - HandanKitabı okudu
“değil cennet, hatta cehennem; cehennemin en yakıcı, en işkence edici derinlikleri bile beni kusup atmalı. ben ebediyen hiçbir yerde kendime yer bulamamalıyım. hava, deniz ve esir beni reddetmeli, vücudumu tabiatın hiçbir unsuru kabul etmemeli, ruhumu hiçbir ahret, hiçbir mabut, ebediyen kovularak, ebediyen yüzümü, mülevves yüzümü, günahkâr ruhumu örtmek, saklamak için bucak bucak gitmeli, sürünmeli, kahrolmalıyım!”
Sayfa 200 - HandanKitabı okudu
“istiyorum ki beni yaldızlı bir cepheyle kapanmış bir çirkef, senin saf kalbin için tasavvuru bile istikrah verecek bir çirkef diye bil. tükürmeye bile tenezzül etmeden eteklerini topla, ayaklarını kirli pabuçlarını bile bulaştırmadan kalk git! ben o kadar kokmuş, o kadar tefessüh etmiş bir leke, bir et parçasıyım, başka bir şey değil.”
Sayfa 200 - HandanKitabı okudu
“yahuda, isa’yı sattığı paraları, feda ettiği ilahî şeyin bahası diye nasıl iğrenerek iade etti ve kendini astıysa ben de bu büyük habis hıyanetin temin ettiği aşkı fırlatıp bir köşede gebermek istiyorum. ben ve yahuda, handan ve hıyanet birbirlerine ne kadar uzak şeylerdi. en küçük tebessüm ve nazardan en ehemmiyetsiz düşüncelere kadar birbirinden ebediyen uzaktılar, şimdi artık hıyanetin handan’dan başka bir çehresi yok. onu o kadar ifade ediyor. işte aynada görüyorum.”
Sayfa 199 - HandanKitabı okudu
“ben artık zelil ve sefih bir günahkâr oldum. ben artık tarihin en melun çehresi yahuda’ya bir nazire oldum. yahuda nasıl dünyanın pek muazzez bir simasını, efendisini birkaç dinar için sattıysa ben de dünyanın beni en çok sevmiş bir ruhunu, o ruhun hududu olmayan emniyetini, muhitini sattım, dünyada en çok sevdiği bir şeyin kalbini ondan çaldım. gerçi çalmak için bir şey yapmadım, kalbimde o kadar zaman gizlenen rabıtayı hiç belli etmedim. fakat sevdim. ben neriman’ın kocasını sevdim. kardeşimin kocasını sevdim! ve bunları düşünürken ruhumda ebedî bir kesel var. kendi fenalığımın hudutsuzluğu, mülevvesliği karşısında aczinden hiç olan bir ruhun füturu, keseli var!
Sayfa 199 - HandanKitabı okudu
302 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.