Abdullah Macit

Abdullah Macit
@Abdllhmct
Gerçekten meydanda iki yol vardır: Ya bilumum selamete girmek… Yahut da şeytanın izine tabi olmak.. Ya hidayet, ya delalet!… Ya İslam, ya cahiliyet. Ya Allah’ın yolu ya şeytan’ın…
Reklam
İman eğer bir kalbe girerse ve insan da imandaki o sırra ererse dar görünür ona artık ufuklar. Gülünç gelir tehdidi, kullara bir kul olmuş şahsiyetsizlerin.
Yarının Türkiyesi, Türk kadınlarının yetiştirdiği namuslu, fedakâr vatan çocuklarının omuzlarında yükselecektir.

Reader Follow Recommendations

See All
Şu çeyrek asır içinde bütün Türk ülkelerinde ruhçu, vahdetçi bir dünya görüşünün eserleri, Türk-İslâm eserleri istihfaf edilmiştir. Bunun yerine çok Allahlı eski Yunan ve Roma putperestliği ihya edilmiş, meydanlar putlarla doldurulmuştur. Bu putlar, bu taşlar bize bir şey söylemiyor. I.Hakkı Baltacıoğlu’nun dediği gibi, bizim kabir taşlarımız, bunlardan daha canlı, daha manalıdır.
Böyle aynı tipte kopyalanmış on binlerce beton apartman bloklarında insan robotlaşmaz mı? Milyarlar verdiğiniz böyle bir apartmanda bir dut ağacınız bile yok, hiç düşündünüz mü? Neyin sahibisiniz, betonun mu, fayansın mı, boyanın mı?
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
İslâm’ın keskin hatlarla tanımladığı bir mimari modeli yoktur, lâkin İslâm’ın “değerler”i vardır. Modeller her zaman ve zeminde değişebilir, ama değerler değişmez. Dolayısıyla İslam’ın modeller mimarisi yoktur, değerler mimarisi vardır.
Bugün eğer dünya hâlâ ayakta durmaya devam ediyorsa bu elbette zulmetmeyen/zulme direnen Müslümanlar ve hakikat ile bağını tamamen koparmamış bazı Doğulu toplumlar sayesindedir.
Çünkü biz bedenimizin güçlenmesini, duyularımızın mutluluğunu engelleyecek hiçbir şey yapmamalıyız, yapmak istemeyiz de. Kendimizi, yaşama sevincimizi alıp götürecek, ruhumuzu karartıp içindeki aydınlığı alacak, bedenimizle kafamızı çatışmaya sürükleyecek her şeyden korumalıyız. Düşünmenin ölümcül bir hastalık olduğunu, insanın değerini küçülttüğünü Papalagi, kendi kendine kanıtlıyor.
Sayfa 94 - AyrıntıKitabı okudu
Kimileri vardır, para saymaktan gözleri körelmiştir. Para uğruna mutluluklarını, vicdanlarını yitirenler; gülmekten, onurundan, sevincinden, hatta karısından çocuğundan olanlar vardır. Çoğu, sağlığını bile bunun uğruna feda eder. Yuvarlak metal ve ağır kağıt uğruna..
“Bize, ışığı getireceğinize inandırmıştınız,” demişti son kez birlikte olduğumuzda, “oysa sizin niyetiniz bizi de kendi karanlığınıza çekmekti!”
Reklam
“ Beni en çok şaşırtan şey, bir kimsenin, Allah’ı bilip O’na isyan etmesi; Şeytan’ı bilip ona itaat etmesi ve dünyayı bilip ona meyletmesidir.”
Sayfa 103Kitabı okudu
Onlar, altlarındaki araba yâ da atlara göre büyüyen veya küçülen insanlardır.
Sayfa 101Kitabı okudu
Müslüman, dünyanın her yerinde Çin ve Arnavutluk dahil istediği ibadeti yapabilir. Yeter ki kendilerini idare edenlerin işlerine karışmasınlar; “bizleri neden sömürüyorsunuz?” gibi sorular sormasınlar; protesto yürüyüşüşleri düzenlemesinler; dergi-gazete çıkarıp rejimi eleştirmesinler!.. Dahası var!.. Böyle uydu ve asimile olmuş Müslümanları(!) çok cazib ve neması makamlara bile getirirler...
Saltanat ve sömürü rejimleri yüzlerce sene bile sürse, hiç kimsenin ondan kaçamayacağı bir hesap gününe gelinecek... Ve dünyada ezilmiş olanlar, o hesap gününde, haklarına kavuşacaklar; onları ezip sömürmüş olanlar da, hak ettikleri cezayı bulacaklardır!
Sayfa 9 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Temelli gidiyorum artık... Boyuna acı çekmek istemiyorum. Konuşmayı pek beceremem, zaten söyleyeceğimi söyledim. Hoşça kalın. Elinizi sıkmak istemiyorum. Bana o kadar bilinçle acı çektirdiniz ki, şu anda sizi bağışlamak elimden gelmiyor. Sonradan bağışlarım, ama şimdi elinizi sıkamam...
Sayfa 253
156 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.